Yakıcı Eleştiri
Hiç unutmam geçenlerde sosyal medyada bir video paylaştım.
Elimde balta ve çivi, budaklı bir odunu kırmaya çalışıyorum.
Normalde odun baltayla kırılır ama bilen bilir ki budaklı odun baltayla ve hatta balyozla bile zor kırılır.
Uğraştım epey kırmak için tabi…
Paylaştıktan sonra öyle yorumlar yapıldı ki…
Eleştiri her daim işe yarar, insanın gelişmesine sebep olur.
Yapıcı eleştiriden söz ediyorum.
Ne yaparsan yap olumsuz eleştiri yapanlar elinden kör eşeğin yem yemeyeceği gudümsüz tiplerdir, onlar ayrı.
Eleştiri öyle bir şey ki…
Eleştirilen insanın kimi zaman dilini bağlar, kimi zaman kalemini bağlar, kimi zaman elini bağlar.
Eleştiri yaparken azami bir şekilde hassas olmamız gerekiyor zannımca.
Eleştiri yapan kişiye karşılık verdiğin zaman; Hoop! Diyor sana. Eleştiriye tahammülün yok mu? Eleştiriden hoşlanmıyor musun? Eleştiriye açık ol…
Tamam eyvallah da, sen de alacağın cevaba açık ol, tahammül göster…
Yok biz sadece ok atmayı seviyoruz, ok yemek bize yakışmaz. Orta Asya’dan Anadolu’ya gelene kadar at üstünde bile ok atarak geldik biz…!
Hele biri bir yorum yapmış ki evlere şenlik:
”Hocam eline balta yakışmıyor!”
O balta değil balyoz, diyemiyorsun tabi. Hangi birine diyeceksin.
Odun öyle kırılmaz diyor, odundaki budağı görmeyen.
Balta ile çivi çakılmaz aslında, elimdekinin balyoz olduğunun farkında değil bir diğeri…
Kim ne derse desin,
Hangi taraftan olursak olalım tenkit etmeyi bilmiyoruz.
Sadece tenkit etmeyi değil, övmeyi de bilmiyoruz.
Kişisine göre övgüler dizdiğimiz insanlar oluyor. Kimine toz kondurmuyor kimini yerin dibine sokuyoruz.
Bazen bizden olanı, bazen karşıdan olanı… O an işimize hangisi yararsa… Eleştiri veya övgü yağmuruna tutuyoruz.
Kendimize bakmadan direkt Doğrucu Davut olabiliyoruz.
Beceriksiz olduğunuz bir video paylaşın sosyal medyada. Yapılan yorumları okuyun. Eğer düşünce sisteminiz düzgün çalışıyorsa, başkasına yorum yaparken boğazınızın dokuz boğum olduğunu fark edeceksiniz.
Övgüyü de tenkiti de yaparken karşı tarafa vereceğimiz hasarı dikkate almamız gerekiyor.
Eleştiri yapanın yaptığı yanına kâr kalmıyor…
Bir bahçeye atılan taşları düşünün.
Hem meyve sebzeye zarar veriyor hem temizlenmesi zor oluyor o taşların.
Eleştiriye tahammülün yoksa bahçeye bi’şey ekip dikme diyemezsiniz. Yakıcı, yıkıcı eleştiriden kaçınmak gibisi yok…
Meyve dikmeyi bilmeyen birine biz de biliyorsak şayet, meyvenin nasıl dikileceğini göstermek güzel bir eleştiridir…
Bilmeden atıp tutmak da bahçeye taş atıp geçip gitmektir verdiğimiz hasarı hesap etmeden…