Öğretmenlik yapan arkadaşların bir kısmı öğretmen oldukları için pişmanlar.
Çoğu da sosyal medya aracılığıyla bu pişmanlıklarını dile getiriyorlar.
Hatta bazıları takipçi çoğalttıkça bu tür pişmanlıklarını daha yüksek sesle dile getiriyorlar.
Öğretmenlikten nefret paylaşımlarının altına yorum yazan kimi öğretmenlerin yazdıklarını da okuyunca bu işin çığırından çıktığını görüyoruz.
Öğretmenler gününde mesleklerinin kutsal bir meslek olduğundan dem vuran bu arkadaşlar sair günlerde nefret kusuyorlar öğretmenliğe.
Kimisi aldığı maaşı beğenmiyor.
Kimisi derse girmekten nefret ediyor.
Kimisi takipçilerine ülkeden kaçmayı tavsiye ediyor.
Kimisi velilerden, kimisi öğrencilerinden nefret ediyor.
Kimisi müdürlerinden ve diğer yöneticilerinden nefret ediyor.
Kendilerine verilen her işi angarya olarak nitelendiren, hiçbir denetime tâbi olmadan derse girip çıkmak isteyen öğretmenler var.
Ekonomik koşullar eleştirilebilir, daha müreffeh bir hayat talep edilebilir, daha iyi koşullarda çalışmak herkesin arzusu… Bunlara eyvallah…
Ama her paylaşımda dilenci gibi davranmak, öğretmenlik mesleğinin şanına yaraşmayan taleplerde bulunmak, çocukları veya velileri aşağılamak, yalan yanlış bilgilerle bakanlığın icraatlarını eleştirmek?
Bunlar öğretmenlik mesleğine yakışır şeyler değil.
Öğretmen olmak için gecesini gündüzüne katıp çalışan ama aday fazlalığı yüzünden öğretmen olamayan binlerce öğretmen adayı varken bu kadar görgüsüzlük fazla değil mi?
Devletin önceden belirlediği şartlara uyacağına söz verip doğuda göreve başlamışsın, göreve başlamadan önce her türlü şarta hazır olduğunu beyan etmişsin…
Göreve başlar başlamaz da bulunduğun yerden ayrılıp batıya gelmek için her türlü dalavereye başvurmaktan çekinmiyorsun. (Torpil arayan ve geçici nikah kıyanlardan söz ediyorum.)
Sürekli görev yaptığın bölgeyle, okulla dalga geçiyorsun.
Sınıflardan videolar çekerek mesleğiyle değil görüntüsüyle gündeme gelip oradan takipçi çoğaltma derdine düşen öğretmenler var.
Bunları veliler izliyor, öğrenciler izliyor, diğer meslek grubundaki insanlar, akademisyenler izliyor…
Sonra da çıkıp öğretmenlik mesleğine saygı bekleniyor.
Bir gün izin alabilmek için amirinin yanına gitmekten çekinen milyonlarca memura üst perdeden “iki aylık tatilimiz gözünüze neden batıyor” derseniz, mesleğiniz saygı görmez.
Öğretmenlik mesleği öyle maaşı artırılarak saygın hale de gelmez.
Öyle öğretmenlerimiz var ki güzel örnek teşkil eden…
Onlara bakarak “keşke ben de bunun gibi öğretmen olabilseydim” dedirten…
Bakanlığın öğretmenlere ait sosyal medya hesaplarını inceleyip, mesleğine halel getiren öğretmenleri uyarması ve onlara; ya öğretmenlik yapın ya da sosyal medya fenomenliği, demesi gerekiyor…
Bir de öğretmenlikle uzaktan yakından alakası olmayan öğretmen hesapları var, onlarla ilgili inceleme de yapılması şart.
Mustafa Süs