SIKICI İNSAN (Deneme)
SIKICI İNSAN (Deneme)
İyi insanlar da iyi kitaplar gibi sıkıcı olurlar!
Gerçeği yüzüne söylerler, senin incineceğini düşünmeyen kitaplar gibi.
İyi insanlar çoğu zaman düşünmeden hareket ederler; kitaplar gibi önceden düşünülmüş yığınlarca sözü vardır.
Kalbi kırılmasın, yüzü ekşimesin diye gerçekleri yüzüne söyleyemeyen düşünceli insanların yanında kendisini pazarlayan insanların alnına ok gibi saplanır iyi ve düşüncesiz sıkıcı insanların sözleri.
Pazarda hormonlu domatesi satarken bağıran ve iyiyi kötüyü ayırt edemeyen müşteriyi kazıklayan pazar esnafının yanına yaklaşan diğer maldan anlayan dürüst esnaf gibi bağırır kulağına…
Senin domatesin hormonludur, der…
Kitaplar biraz daha farklıdır, sıkıcı olan kitaplar…
Seni hiç tanımadığı halde yüzüne söyler ne mal olduğunu. Şaşırır kalırsın.
Okumak istemez, başka kitaplara yönelirsin.
Anasını babasını evinde yalnızlığa terk eden bir insana sıkıcı gelir Ana Baba sevgisini anlatan kitaplar.
Dedikodudan hoşlanan ama ibadetlerini de aksatmadan ifa eden bir insan ibadet konulu ayet ve hadislere meftun olur da gıybet konulu kutsal emirleri dinlemek, okumak istemez.
Sıkıcı insanlar oturup onlarla sürekli dedikodu yapmaz meselâ ve bir yerden sonra onunla tüm bağlar koparılıp köprüler atılır.
Sıkıcı insanların düşünmeye ihtiyacı yoktur.
Seni her halinle kabul eder, seni yargılamaz, seni sorgulamaz ama kendini hormonlu bir şekilde diğer insanlara satmana da izin vermez.
Ve ne yaparsa senin yanında yapar, arkandan iş çevirmez.
Seni alır, eğip bükmeye çalışır, kırılırsan da atar bir köşeye!
Sıkıcı insanın kaybedecek hiç kimsesi yoktur, çünkü insanlar onu baştan kaybetmiştir zaten.
Sıkıcı insanın istikbal kaygısı da yoktur o yüzden herkese hak ettiği şekilde değer verir, değer veriyormuş gibi yapmaz.
Yarın işimiz düşer, ne olur ne olmaz derdine düşmez.
Beklentisi yoktur kimseden.
En sert şekilde çarpar çıkarken kapıyı, tekrar gelirim kaygısı taşımaz, kapının çarpılması gerekiyorsa!
Önceleri alttan alır, suyuna gider, yol yordam öğretmeye çalışır ve sımsıkı sarılır yeni tanıştığı tiplere bile!
Ne kadar yumuşak karnı varsa gösterir yakınındaki insanlara ve bıçağın nereye saplanacağını da gösterir sırtını açıp.
Senin yumruklarını takip eder, elindeki bıçağı takip eder.
Sarılır sana her şeye rağmen, yumruğunu çöz, bıçağı at elinden diye…
Kendisine vereceği zararı düşünmez sıkıcı insan.
Onun sana verdiği değeri heba etmene, ona layık olmamana üzülür…
Seni eğip bükemediyse kendi yetersizliğine üzülür.
Sıkıcı insan toplum önünde kendisini tefe koyar, en çok kendisini yerden yere vurur ve bakar ki kendisini yerden yere vururken, en ağır tekmeyi vuran kendisinden bin beter!
O ağır tekmeyi vuran da, ben böyle kötü değilim demeye getirir lafı tekmeyle!
Sıkıcı olmanın en güzel yanı, senden sıkılan insanlardan ister istemez uzak kalmak zorunda olmandır.
Her dediğine, her yaptığına Abdurrahman Çelebi’nin keçisi gibi kafa sallayan tiplerin niye hiç sıkıcı olmadığını bilir sıkıcı insan.
Sıkıcı olmanın en kötü yanı da,
Sıkıcı olmayan insanlarla bir arada yaşamak zorunda olmasıdır.
M’S