SEN ŞAİRSİN ELİNDEKİ TAŞ NE?
SEN ŞAİRSİN ELİNDEKİ TAŞ NE?
Kalemi dışında hiçbir serveti, makamı, gücü, kudreti olmadığı halde dillere destan bir miras bırakan Zarifoğlu’nun;
”Dedi ki sen şairsin elindeki taş ne?
Dedim ki; şair aşka boyun eğer, ‘zulme’ değil…”
dizelerini en son okuduğumda düşünmeden edemedim…
Bu dünyada kalıcı olmak istiyorsanız kendinizden, kendi kültür, bilgi, birikiminizden başkası sizi dünyada kalıcı bırakmaz.
Birkaç istisna dışında hangi makam sahibinin arkasından fatiha okunuyor?
Ayak oyunlarıyla, şeytanın bile aklına gelmeyecek stratejilerle birbirinin üstüne basarak çıktığınız makamların size dünyalık faydası bile yokken, bu kadar hırçınlık niye?
Huzur yok, mutluluk yok, çoluk çocuğa zaman ayırma yok, sürekli bir meşgale, sürekli bir hengame?
Nereye gideceksiniz bu hırs ve ihtirasla?
Mal biriktirmekle sadece etrafınızdaki insanlara üstün gelebilirsiniz.
Makam sahibi olmakla yalnızca size ‘geçici’ olarak saygı duyabilir insanlar.
Şuan bu yazıyı kaleme alırken dinlediğim türküdeki aynen şunları söylüyor:
”Gördüm iki kişi mezar eşiyor
Gam gasavet gelmiş, boydan aşıyor
Çok yaşayan yüze kadar yaşıyor
Gel de bu dünyayı yor deli gönül”
Etrafa baktığımızda kaç tane Zarifoğlu var?
Kaç tane zulme başkaldıran var en zarif haliyle?
Tırnaklarımız o denli keskin ki, birbirimizin yüzünü kanatmaktan öte yaptığımız ne var Allah aşkına?
Tamam, herkes şiir yazsın, kitap yazsın da öyle kalıcı olsun demiyoruz, bu mümkün de değil doğal olarak…
Neyimiz kalıcı ki? Bunu düşünmek zorundayız!
İtibar?
Kalıcı eser?
İlim tahsil edene destek?
Zulmün karşısına dikilmek? Zalime haddini bildirmek?
Zalimden kasıt yerli ve yabancı düşmanlar olmamalı, içimizde, bizden olan aynı zamanda nice zalimler var, birbirine nifak sokan, insanları huzursuz eden, insanların yaşama hevesini kıran, devlet malını kılıfına uydurarak yiyen, torpil yaptıran, emri altındakilere adaletsiz davranan…
Bizden diye ses etmediğimiz tipler…
Kalıcı olmak mı demiştik?
Kime sorsan, dünyanın gelip geçici olduğunu söylüyor, herkes derviş modunda ama biraz yaklaşınca görüyorsun ki, dervişlik rafa kaldırılmış, canhıraş bir mücadele var dünyalık adına…
Unutmayın,
Dünyada rahat etmeye çalışanlara aferin derler de siz ölünce cenaze dönüşü unutulursunuz ya da arkanızdan gülerler.
Ben zengin olayım, makam sahibi olayım da ihtiyacı olanlara destek olayım, hizmet edeyim falan diyenler var ya?
İnanmayın onlara.
Hiçbiri inanılır gibi değil!
Hizmet edeceksen gir bir hayırsever sivil toplum kuruluşuna orada et hizmet!
Mal, makam gözleri öyle kör eder ki, zira onlar kendilerini göremeyecek kadar kördürler!
Mustafa Süs