MUTLU OLMA MUTSUZ OLURUM!
Büyük bir köy düşünün, köyde yaşayan herkes birbirinden çok memnun.
Köye dışarıdan biri gelse ve hemen geri dönse, soran herkese o köyde müthiş bir birliktelik olduğunu söyler.
“Elle gelen düğün, bayram.” Sözüne kulak verir herkes.
Cenazelerde saflar kalabalık.
Birinin başına bir iş geldiğinde herkes yanında…
Düğün salonları tıklım tıklım dolu.
O köy tam yaşanılacak köy demez misiniz?
Türkiye’mizin hemen hemen her bölgesi böyledir. Doğudan batıya, kuzeyden güneye…
Bırakın normal Türk misafiri, yabancı devletlerden birinden gelen misafir bile memleketine dönünce Türkiye’mizin bu yönünü dile getirerek gönül elçiliği yapıyor, gittiği her yerde bu güzel tarafımızdan söz ediyor.
Peki, hal yani görüntü böyleyken… Gerçekler ne alemde?
Herkes birbirini gerçekten seviyor mu?
Kimse, kimsenin ayağına taş koymuyor mu?
Düğünde, cenazede birbirine sarılan insanlar birbirine gerçekten sarılıyor mu?
Tüm bunlara evet diyecek kaç kişi var?
Onca fitne, onca fesat, onca dedikodu nasıl türüyor peki?
Birbirinin sırtına basarak yükselmeye çalışan, yükselenin paçasından aşağıya çeken, yükselen görünce onun yükselmesine binbir türlü kılıf bulmaya çalışanlar kimler peki?
Birbirinin yalnızca “Allah rızası için seven” kaç kişiye rast geldiniz, etrafınıza bir bakın.
Arkadaşının, yakının hatta akrabasının ve hatta kardeşinin iyi olması için, başarılı olması için çalışan kaç kişi gördünüz?
Eğilip, “sırtıma bas da yukarı çık” diyen kaç kişi var etrafınızda?
“Yok, hayır, bana öyle bir şey yapan olmadı” dediğinizi duyar gibiyim, peki siz yaptınız mı? Başkalarından beklemek kolay, yapmayanı yerden yere vurmak kolay… Siz kaç kişinin derdine derman oldunuz gerçek manada? Öyle kuru kuruya acıyı paylaşıyor gibi yapmadan ama!
Kaç kişinin gerçek anlamda sevincine ortak oldunuz?
Arkadaşımızın başarısını geniş ortamlarda kutlayıp, dar ortamlarda nasıl yerden yere vurduğumuzu yüzümüze çarpan olmadı diye belli olmaz mı sanıyoruz?
Sahi, neden böyleyiz?
Bir insanın başarısından rahatsız olup da eline herhangi bir şey geçeni ben görmedim. Bir insanın başarısızlığına sevinip de eline herhangi bir şey geçeni de görmedim.
İnsanların mutsuzluğundan mutluluk, mutluluğundan mutsuzluk çıkarmak bize ne kazandırıyor ki?
Bu şeytanın karakteri değil mi?


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YouTube