KOYUN HIRSIZI HACCA GİDERSE (Öykü)


KOYUN HIRSIZI HACCA GİDERSE (Öykü)
Hiç unutmam, yıllar önce dinlediğim ve çoğu kişinin malumu olan bir hikayeyi yeniden hatırladım… Lütfen hikayeyi okurken olaya maddi açıdan bakmayın…
Vaktiyle adamın biri hacca gidecekmiş, hacca giderken etraftan helallik alınır bilindiği üzre…
Komşusuna gelip hacca gideceğini söyleyip helallik isteyecek.
(Yalnız önemli bir nokta var, helallik istenirken normal bir helallik isteme var bir de gerçekten kul hakkı yemişse yediği hak neyse onu aleni bir şekilde itiraf etmek var. İtiraf etmeden istenen helallik sayılmaz dinimize göre…)
Bu alt bilgiden sonra tekrar dönelim konuya.
Adam utana sıkıla konuya girecek ama cesaret de edemiyor. Çayından bir yudum alıyor konunun etrafında dönüp duruyor.
Komşu… diyor sonunda…
Ben bundan otuz sene önce senin bir koyununu çaldım. Bunu itiraf etmeden de hacca gidemem. Bana hakkını helal eder misin?
Komşu yağmur gibi dökülen bir kahkaha atıyor…
Ayıp ettin komşum ya, sen hacca gideceksin, kutsal bir vazife bu, bir de itiraf ettin ki, bu da samimi olduğunu gösteriyor, tabi ki helal ederim hakkımı, hakkımı hakkıyla yerine getireceğinden de şüphem yok, seni epey bir samimi gördüm, dedikten sonra…
Adamın benzine kan geliyor, seviniyor, yüzü gülüyor, keyiften seksen 4 köşe…
Bir şartım var ama diyor…
Nedir diyor şart?
Çaldığını geri verirsen…
Tabi ki veririm diyor hacca gidecek olan. Parası batsın. Hacca gidecek parayı buldum, bir koyunun parasını mı dert edeceğim, hatta evdeki koyunlardan birini veririm, diye geçiriyor içinden…
İçinden geçirirken de aynı zamanda son bardağı tepeye dikip koşuyor evin yolunu tutuyor, ahıra girip çelimsiz bir koyunu tutup getiriyor.
Ahan da komşum, çaldığım koyunu geri getirdim, diyor…
Komşu, bir koyuna bakıyor, bir adama bakıyor, bir de kafayı kaldırıp yukarı bakıyor ve diyor ki,
Komşum yukarıda Allah var derler de sen inanma buna, Allah yukarıda değil sadece, nerede anarsan orada…
Yani Allah var, hakkımı helal edeceğim de, sen bu koyunla mı helallik istiyorsun?
Evet, diyor komşu. İstersen daha iyisini de getirebilirim… İş yokuşa doğru gidecek, hissediyor, yoğsam daha iyisini önceden de getirebilirdi…
Olmaz diyor adam…
Çıkar kalemi kağıdı… Otuz sene önce benden aldığın koyun ertesi sene iki olacaktı, sonra dört, sonra sekiz, sonra on altı…. Daha sayayım mı? Yani toplam üç yüz civarında olurdu. Hadi yarısı ölsün, yüz elli, elli de benden olsun yüz koyun ver helalleşelim…
Az önce benzine kan gelen adam, benzine zam gelen cimri taksiciye evriliveriyor…
Nasıl olur, böyle hesap mı olur, ben hacca gideceğim diye yirmi koyun sattım, şimdi sen benden yüz istiyorsun, versem astarsız kalacağım, falan diyor ama, gerisin geri evine dönüyor…
Hikayenin sonunu merak eden varsa onlara yardımcı olamayacağım… Önemli olan sonu değildi zaten…
Şimdi size çok basit bir örnek verip konuyu kapatacağım…
Etrafınızdaki insanlardan birinin sebepli veya sebepsiz moralini bozdunuz…
O anki, o günkü yapacağı önemli bir işi yapmadı, yapamadı…
O işi yapsa otuz sene sonra o morali bozulan kişi ne halde olurdu?
Bu en basit olanı…
Dedikodu, iftira, nifak, işine engel olma, itibarını düşürme, kuyusunu kazma, rencide etme gibi büyük günahları saymıyorum bile…
”Bir kez kalp kırdın ise
Kıldığın namaz namaz değil
Yetmiş 2 millet de
Elin yüzün yumaz değil!”
Çay varsa içelim…
M’S


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YouTube