Koltuğu küçülten bürokratlar
Yıllardır her kesimden insanın muzdarip olduğu bir durum yaşanıyor ülkemizde.
Önemli yerlere gelen makam sahiplerinin çalışanlarına yaptığı zulüm…
Sadece çalışanlarına değil, hizmet sundukları insanlara çektirdikleri çile.
“Ben çalışkanım, ben işimi iyi yaparım, diploma dahil her konuda yeterliliğim var. İşlerimi yaparken kimsenin hakkına girmiyorum, insanlar arasında eşitliğe dikkat ediyorum.” Diyorlar bu tür insanların bir kısmı.
Evet dikkatli olabilirsiniz, çalışkan olabilirsiniz, önemli projeler yürütüp güzel işler yapıyor olabilirsiniz.
Ama bunlar yetmiyor.
Birlikte çalıştığınız, özellikle işini hakkıyla yapan insanlara karşı acımasız tavırlarınız varsa,
Onları çalıştırırken adaleti tesis edemiyorsanız,
Onları çalıştırırken evdeki, okuldaki küçük çocuklarının özel durumlarına bakıp onlara pozitif ayrımcılık yapmıyorsanız,
Hasta anasını-babasını dikkate almıyorsanız,
Onlara yapamayacağı işler yüklüyorsanız,
Kadınlara erkeklerin, erkeklere kadınların yapabileceği işler veriyorsanız,
Üniversite mezunu bir insana lise mezunu bir amir atıyorsanız,
Suistimal etmediği halde sizden izin istemeye gelen insanları ağlatıyorsanız,
Mucbir sebeplerden ötürü geç gelen, erken gitmek zorunda kalan insanlara karşı acımasız tavırlar sergiliyorsanız…
Birlikte çalıştığınız insanlar sırf sizin adaletsizliğiniz, beceriksizliğiniz, liyakatsizliğiniz, iş bilmezliğiniz yüzünden sizi oraya atayanlara karşı tavır alıyorlarsa, onlara karşı en olmaz şekilde eleştirilerde bulunuyorsa, kusura bakmayın ama beş para etmezsiniz.
Hem beş para etmezsiniz hem de büyük bir vebal altında kalırsınız.
Tepedeki insanlar memleketi kalkındırma adına gecesini gündüzüne katıp çalışırken,
Tabiri caizse kan kusup kızılcık şerbeti içtim diyerek insanların yüzüne gülmeye çalışıyorlarsa,
Sizin keyfi uygulamalarınız,
Üstlerinize kuyruk sallayıp, astlarınızı ısırmanız hiçbir şekilde izah edilemez.
Ya terör örgütlerinin gizli üyesi diyorlar sizin gibilere toplum içinde, ya azılı muhalif ama münafık olduğundan kendisini kamufle ediyor diyorlar, ya da zücaciyeye giren fil kadar beyni yok diyorlar.
Sadece çalışanlarına değil atandığı kuruma gelen milletimize karşı da hizmet verirken acımasız davranan, insanları kapıdan çeviren, insanları ikna etmeden yollayanlar var…
İnsanları mağdur etmeden iş yapmak,
Kapısına gelen bir insanın işini yapabilecekken benim görevim değil diyerek onları başka başka yerlere yönlendirmek, onları kapı kapı dolaştırmak,
Suistimale fırsat vermeyecek şekilde insanları memnun etmek çok zor olmasa gerek.
Tamam laf anlamaz, hâl bilmez, dediğim dedik diyen türden insanlar var.
Usulsüz iş isteyip de ‘yapmadığın takdirde’ diyerek tehdit edenler var, onlara Allah fırsat vermesin…
İşin tuhaf tarafı bu tür insanlara mikrofon tutsan yukarıdaki insanlara öyle akıl verirler ki aklınız durur.
Aslında herkes üzerine düşeni layıkıyla yapsa bu ülke cennet olur cennet…
Bu tür insanların altına koltuk verirken biraz fazla düşünmek lâzım.
‘’İş bilmeze beylik vermişler de önce babasını kesmiş.’’