KİMSENİN GİTMEYE CESARET EDEMEDİĞİ YERLERİ YOL YAPMAK!
İnsanlar herhangi bir iş başardıklarında mutlu olurlar. Başarınca mutlu olmak yadsınamaz bir gerçek.
Peki, insanlar başarınca mutlu oluyorlarsa, neden mutlu olmak için başarmayı, başarmak için de çalışmayı istemezler?
Sadece mutlu olmayı istemek yetmez başarılı olmak için.
Yorulmak da lazım. Yokuşlarda terlemek, insanları harekete geçirmek, elini belki de gövdeni taşın altına koymak da lazım.
Ömür, kalıcı iz bırakabilmek için çok kısa.
Üstelik herkes karın üzerinde yürüyorken bizim ayak izlerimizin bize ait olduğundan kimsenin haberi bile yok.
Ne yapmalı peki?
Kalıcı olmaktan kastımız kahraman olmak, dillere destan olmak, adından söz ettirmek, şan şöhret sahibi olmak demek değildir.
Yanlış anlaşılmasın.
Kalıcı olmak, insanlara faydalı, insanlara yol gösteren, insanların ufkunu açan, onlara ezber bozduran eserler bırakmak demektir.
İnsana faydası olmayanın adını yedi cihan duysa ne olur duymasa ne olur?
Kahraman olmak için şehit olmak isteyen insanın savaşta hayatını kaybetmesi şehadetten sayılmıyorsa ki öyledir inancımıza göre, kimse adını altın harflerle bir yerlere yazdırma hevesinde olmasın.
Biz insanlar, adımızı değil, eserlerimizi altın harflerle yazdırma mecburiyetindeyiz.
Yapılacak olanı söylemek kolay ama yapmak zordur.
Zor olana meyli olmayanın da kimseye faydası olmaz, olamaz.
Çok çalışmak başarmak için yeterli değil, önce bunun altını çizelim.
Bir maden işçisi akşama kadar durmadan çalışır, ona çok çalıştı deriz. İlim veya fikir adamı oturduğu yerden çalışır o madeni çıkaran işçiden daha çok faydalı olur insanlığa.
Neyi başarmak istediğimizi bilmeliyiz.
Kalıcı işler mi yapıyoruz? Herkes gibi karda yürüyoruz izler birbirine mi karışıyor? Herkesin yaptığını mı yapıyoruz?
Yaptığımız iş, vitrin merkezli mi, reyting merkezli mi, yaranma derdimiz mi var, yoksa insan merkezli mi?
İnsan merkezli ise ki öyle olmak zorunda…
Yeni bir yoldan gitmeliyiz. Herkesi peşimize takacak yeni bir yol… Hiç kimsenin gitmeye cesaret edemeyeceği, etmediği yeni bir yol…
Bu muydu tavsiyen demeyin, dağ fare doğurdu da demeyin…
O yeni yolu bulmak da size, bize, hepimize düşüyor…