KAÇ KİŞİ VAR ‘İYİ’ OLAN? (Deneme)


KAÇ KİŞİ VAR ‘İYİ’ OLAN? (Deneme)
Herkesin kendine göre bir hesabı var…
Kimi sana verdiği bir bardak çayın karşılığında senden neler koparabilecek, onu düşünerek çay verir sana…
Kimi de, çay verirken, herhangi bir şey verdim, ikramda bulundum diye mutlu olur.
Hesap kitap yapmayan insanlar alt edilir genelde, ezilir her fırsatta. Verdiğinden daha çok şey istenir. Sırtında yük varken başka yükler de yükleyen olur.
Daima hizmet beklenir, ilgi beklenir ondan. Başını kaldırsa başına vurulur, vermeye devam etmez diye korkulur.
Bazen pohpohlanır, sen harikasın falan denilir. Başı okşanır yani.
Azıcık geride dursan suratlar asılır.
Almaya alışık olanlar, vermeyi akıl edemezler.
Senin etinden, sütünden, yününden faydalanıp sırtına binmeyi de ihmal etmezler. İşleri bittikten sonra da derinden faydalanmak için derini yüzerler…
Dünyanın merkezinde görürler seni. Patronun şımarık çocuğunun fabrika işçilerine baktığı gibi tepeden bakarlar sana.
Sana yaptıkları ufak tefek iyiliklerin de bedelini ya seni aşağılayarak isterler ya başına kakarak ödetirler ya da kendilerine sevgi beslemen için yaparlar o iyiliği.
Bu çağımızın hastalığı gibi görünse de öyle değildir.
Milattan önce yazılan kitaplara baktığımızda da durum aynıdır.
Eskiden insanlar daha onurlu, daha özverili, daha samimi falan değildir. Bunu çok sık kullanıyor olsak da bu biraz da kendimizi rahatlatma konusunda baş vurduğumuz bir yöntemdir.
İnsanların bir kısmı, insanlığın doğuşundan beri ben merkezcidir.
Bir kısmı da tam tersi.
Ama ne hazindir ki, tüm toplumlarda ben merkezci olmayanların sayısı oldukça azdır.
On kişi bir araya gelseniz birkaç tanesi çıkarcı, menfaatçi, hesapçı değildir.
Etrafınıza bir bakın…
Allah’tan korktuğunu söyleyen de, dinle imanla alakası olmayan da parayla olan imtihanını kaybetmiştir.
Dostlukla olan imtihanını kaybetmiştir. İyi insan olma yolunda ilerleme kaydedememiştir.
Kardeşler arasında bile, baba oğul arasında bile, kadim sanılan dostlar arasında bile hatta eşler arasında bile ‘çıkar’ söz konusu olduğunda ciddi problemler baş gösterir.
Herkesin şikayetçi olduğu iki yüzlülük, çıkarcılık, sinsilik toplumda öyle yer etmiştir ki, bu kötü hasletlere bulaşmayan ‘normal’ insan alkışlanır hâle gelmiştir.
Hırsızlık yapmayan bir insandan övgüyle söz edilmesini düşünün?
On insan bir araya gelse birkaç tanesi ‘iyi’ demiştik ya yukarıda…
Peki, bu kötü olanlar kimler?
Kendisini vermeye değil almaya programlamış olanlar kimler?
Vermek, almak maddi anlamda düşünülmesin…
Paraya tamah etmeyen kaç kişi var?
Lüks içinde yaşamak istemeyen kaç kişi var?
İlgi beklemeyen, almadan veren kaç kişi var?
O bana verdi, ben vermezsem ayıp olur demeden, o bana verdi ben daha iyisini, daha fazlasını vereyim ki Allah katında bir onurum olsun diyen kaç kişi var?
O bana vermedi, tıynetsiz biri de olsa ben kendimden bekleneni yapmalıyım, Allah’ın bana yüklediği misyonla haraket edeyim diyen kaç kişi var?
Malı mülkü olmadığı için, diploması olmadığı için, toplumda maddi ve fiziksel itibarı için ilgi gösterilmeyen biriyle aynı karede görünmek isteyen ya da onunla hemhâl olan kaç kişi var?
”O işini bilir!” ”O ne anasının gözü!” ”O bir yolunu bulur!” denilince göğsü kabarmayan kaç kişi var? Bu hasletler normalde çok utanılacak şeyler olduğu halde…
Kıytırık veya kıytırık olmayan bir iş için ‘araya adam’ koymayan kaç kişi var?
Her suda gemisini yürütmeyen, ”benim bir duruşum var arkadaş, hemfikir olmadığım bir yönetimde makam kabul etmem” diyen kaç kişi var?
”Ben bu göreve lâyık değilim, benden daha iyisi varsa onu getirin!” diyebilen kaç kişi var?
Yakın arkadaş, eş, dostun başarısını kıskanmayan kaç kişi var?
Kaç kişi var, dedikodu yapılan ortama ‘ben bir daha bu ortama gelmem’ diyebilen?
Kimseyi yaşantısı yüzünden yargılamayan, sorgulamayan, ayıplamayan kaç kişi var?
Kaç kişi var itibarlı biriyle olan ilişkisini ballandıra ballandıra anlatmayan veya onunla olan ilişkisini gözlere sokmaya çalışmayan?
Kaç kişi var, gizlice bir fakirin sofrasına oturup onun yediğinden yiyen?
Biriyle olan kavgasını anlatırken haksız olduğu tarafları da dile getirip, sadece haklı olduğu kısımları anlatmayan, karşı tarafın da dinlenilmesi mecburiyetine fırsat vermeyen kaç kişi var?
Kimi hesap yapar, sinsi tavırlarla muhatabını alt eder mutlu olur…
Kimi hesap kitap bilmez, muhatabı mutlu olursa mutlu olur o yönde davranış sergiler…
İlki her iki dünyada da rezil olur, uzun sürmez mutluluğu, ikincisi öteki dünyada mutlu olur bu dünyada mutlu olmasa bile vicdanen rahat olur, huzurlu olur en azından.
Etrafımızda kimse olmasa, hepimiz ‘iyi’ olacağız aslında…
Dağdaki evliya gibi…
M’S


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YouTube