İnsanların işini kolaylaştır (Maarifin Sesi 01.03.2024)
Ne iş yapıyorsanız yapın…
Size ihtiyacı olan insanların işlerini kolaylaştıran olun.
Zorlaştırınca hem itici oluyorsunuz hem alacağınız hayır duadan mahrum kalıyorsunuz.
Hiç unutmam yıllar önce birlikte çalıştığım bir arkadaşım vardı benden bir üst makamdaydı.
Ben çalışırken bana kim gelirse gelsin üzerime vazife olmasa bile gelenin işlerini halledip gönderiyordum.
Örneğin, bir bizimle ilgisi olmayan bir kurumda işi var ama yol yordam bilmiyor arkadaş…
Bildiğim bir şey ise hemen hallediyordum.
O meşhur arkadaşım dedi ki bana…
”Herkesin işini hemen halletme, değersiz olursun. Bırak biraz karizmatik görün, makamına saygınlık artar…”
Tam böyle demedi de bu manada konuştu.
Dediklerinin haklılık payı yok değildi.
Haklısın hocam dedim o arkadaşa, haklısın bizim insanımıza ne kadar yokuş yaparsan senin makamına o kadar çok önem verir.
Hatta araya adam koyarak meseleyi çözmeye çalışır, sen de önemli biri olursun onun gözünde. Önemli olursun da “değerli” olur musun? Mesele burada…
Ama, fakat, lakin…
Allah bize bir görev verdiği zaman karizmatik olun diye vermiyor o görevi.
İnsanların işini kolaylaştırın diyor.
Peygamberimiz hassaten buyurmuş zaten…
Kolaylaştırın, zorlaştırmayın, demiş.
Şimdi karizmatik mi olalım yoksa Peygamber buyruğuna mı uyalım?
Tâbi ben öyle deyince bildiğin gibi yap ama tavsiye etmem, dedi.
Kendisi bana tavsiye ettiği gibi yaşadı, yaşıyor Allah hayırlı ömürler versin.
Hadi, bu arkadaşı anladık diyelim.
Paçavraya dönmek istemiyor suistimal edici vampirler tarafından. Veya kendisinin önemli birisi olmasını istiyor. İsteyince olunur mu o da muamma…
Evet bir de böylesi var arkadaşlar.
Bizim milletimiz açık bir kapı bulunca hemen suistimal eder.
Bir ister, verirsin bir daha ister. Sonra hakkı olmayanı da ister. Yapmazsan küser sonra.
Hem küser hem hakkında tezvirat yapar.
Hâl böyle iken bir de gerçekten karakteri yokuş yapmak olan insanlar var.
Bir şey istediğin zaman ya aklına kanun gelir ya mevzuat gelir ya da teamül gelir.
Ya da kendine önem verilmesini ister yukarıdaki örnekte olduğu gibi.
Bakın tekrar ediyorum…
Geleni geri çevirmemek, hayır derken bile insanları ikna etmek, güler yüzlü davranmak, insanlara Allah’ın emaneti gibi bakmak… Bunlar o denli önemli şeyler ki…
Bir ihtiyar geliyor ya da köyden yol yordam bilmeyen biri…
O kapınıza gelen kişiyi kendi ananız, babanız veya bir başka büyüğünüz gibi düşününün.
Onların azarlanmasını mı istersiniz yoksa güler yüzle karşılanmasını mı?
Herkesin acemisi olduğu bir konu var. Siz acemisi olduğunuz bir kapıda azarlanınca hoşunuza gider mi?
Ama öyle diyorsunuz da… Akşama kadar nelerle uğraşıyoruz, dediğinizi duyar gibiyim.
Haklısınız! Suistimal etmeyecek olanlardan, yol yordam bilmeyenlerden, gerçekten aciliyeti olanlardan söz ediyorum.
Yoksa bilmez miyim en ufak bir iş için bile araya adam koyarak çalışanların kanını emmeye çalışan yarasaları…
Mustafa Süs