Günü kurtarmak yeter bazen bazı insanlara.
Dün ne olmuş, gelecekte ne olacak; ilgilendirmez onları.
Gün bulur, gün yerler. Teşbihte hata olmaz; hayvanlar da öyledir.
Kimilerinin de yarın gibi “müthiş” bir derdi vardır.
Bu dert haşa, yarına hükmetme derdi değildir.
Dert, yarın ne olacak?
Bugünden çalışalım, bugünden mücadele edelim ki yarınlar bir başkasının olmasın derdi.
Yarınlar bizim olmasa da en azından nerede durduğumuz belli olsun derdi…
Bir duruşumuz olsun demektir bu.
Duruş sahibi olmak başarılı olmaktan daha önemlidir aslında. Duruş memleketi kurtarır, başarı insanın kendisini kurtarır.
Rüzgârın önündeki yaprak misali, pusulasız kayık misali nereye gideceğini bilemeyen, şartlara ve konjonktüre göre yönünü belirleyen insanların ne kendilerine ne memleketlerine faydası olur.
Etrafımıza baktığımızda günü kurtaran insanların fazlalığı, derdi olan insanları rahatsız ediyor.
Derdi olan insanlar için dün de önemlidir, bugün de önemlidir, yarın da önemlidir.
İnsanları yanlışa sevk eden demeyelim de yanlış anlaşılan meşhur bir söz var, mealen:
Dün geçti, yarın belirsiz, bugünü düşün ve anı yaşa!
Haşa!
Bu sözün içini açtığınızda göreceğiniz manzara şu olmalı:
“Dünden kalan problemlerin çözümü için çalış, çözülemeyenleri de cebine koy, sana rehber olsunlar; geçmişin tecrübelerine sığınmayı ihmal etme…
Geleceğe dair bilinmezliklere açıklık getirmek senin işin değil, rızkı zaten Allah verir; sen nerede duracağına karar ver, bir duruşun olsun.
Bugünü yaşa derken bugün, gününü gün etme! Gününü dolu dolu geçir, çalış, çabala beynini de doldur, kalbini de doldur; rızkının peşinden git…”
Duruşu olmalı insanın dememizden maksat budur.
Tarih yazılıyor her an.
Uzaktan bakmak bana yakışmaz diyerek hareket etmek gerek…
Hasılı, çocuklarımızın gurur duyacağı işler yapmak zorundayız.
Aldığımız maaşın karşılığını vermek artı bir değer değildir. Maaş alıp da dörtte biri hizmet edenlere bakılınca önemlidir ama yeterli değildir.
Biz daha fazlasını yapmak zorundayız.
Başkasından beklemeden…
Başkasını eleştirmeden.
“Bana düşen ne?” diyerek etrafa sormadan, kendi yeteneğimize uygun bir şekilde çalışmak, ülkemize katkıda bulunmak zorundayız.
Gücünün üstünde iş yapanlar da var bu ülkede; gücünü, yeteneğini hiç kullanmayan da var.
Herkes kendi üzerine düşeni yapsa bu milleti hiç kimse durduramaz.
Çalışmayanı devlet çalıştırsın diyoruz da…
Biraz da insanlar kendilerine baksalar, her şeyi devletten beklemeden…