Kaygısı, kavgası, derdi, mefkûresi olan insanlar var etrafımızda.
Parmakla gösterilecek kadar az bunlar.
Bu insanların en önemli özelliği; hiçbir zaman hiç kimseden görev istememeleri…
‘Görev istenmez; verilir’ düsturu gereği bu insanlar kendi kabuğuna girmişler, orada kendi işlerini yapmakla meşguller…
Bunların sesleri fazla çıkmadığından pek fark edilmezler.
Dip akıntıları gibidirler. Dağın altından akar, başka yerlerde ırmak olur, nice toprakları yeşillendirirler.
Bulundukları yerlerde fark edilmediği için başka tarlaları sular bu insanlar.
Ülke çapında düşünüldüğünde devletin değer vermediği bu insanlar beyin göçü ile başka ülkelere giderler…
Bu, bahs-i diğer…
Herhangi bir derdi, kaygısı, davası, mefkûresi olan insanlar görev istemediği için meydan, kendilerini pazarlayan dışı parlak içi çürük insanlara kalır.
Hâl böyle olunca da köşe başlarını çığırtkanlar tutar.
Birkaç göstermelik iş yapar, iş yapıyor gibi görünür, girmesi gereken gözlere girer, yıl boyu yan gelip yatar bunlar.
Bu tür insanları her ortamda görmek mümkündür.
Bunlar çoğu zaman tehlike de arz ederler.
Hem kimseye meymeneti olmaz bunların hem de kendilerine taraf olmayanları, kendilerinin reklamını yapmayanları kötülerler.
Bunların telefon rehberinde ülkenin en ileri gelenlerinin numarası vardır. Bunlarda her türlü numara vardır.
Her istediğine anında ulaşan tiplerdir bunlar.
Arkadan hangi rüzgâr geliyorsa ona göre yol belirlerler kendilerine.
Her dönemde işlerini yürüten, her suda gemisini yüzdüren insanlardır bunlar.
Bunların herkes ne olduğunu bilir aslında.
Kimisi bunlardan gelecek belâdan korkup bunların isteklerine boyun eğer kimisi de aşırı derecede rahatsız edildikleri için bunların her istediğini yaparlar.
Aslında karar vericilerin en fazla dikkat edeceği şeylerden biriydi normalde görev istemeyen nitelikli insanlara görev vermek…
Bunun için de;
Şehrin ileri gelenlerinden el altından bilgi alınıp bu insanlara önemli yerlerde görev verilebilirdi.
Hem bu; görevi verenin de elini güçlendirirdi.
Etrafımıza şöyle bir baktığımızda insanları canından bezdiren yöneticiler insanımızı devlete de küstürmüştür. Sadece devlete değil, devleti yönetenlere de küstürmüştür.
Alttaki insanların kalitesizliği yukarıdaki insanların hanesine olumsuz not olarak yazılır.
Yukarıdaki insanlara şunu demek lazım:
Sesi çok çıkan, araya adam koyan insanları bir yerlere getirip sizler işinize gücünüze bakarsınız ama onların memlekete ne tür zarar verdiğini hesap etmezsiniz. Çünkü sizin tuzunuz kuru!
Nitelikli insan kıtlığı mı var memlekette de siz milletimizin yarasına merhem olmayı bırakın, milletimizin sırtına yük olanları göreve getiriyorsunuz?
Kendi iş yerinin kapısından içeri sokmayacağı insanların kamuda çalışmasına aracılık edenler, devletin kesesinden ağalık yapanlardır.
Yoldaki her çukur, yoldan geçen herkesi rahatsız eder.
“Ya yol olun ya yoldan çekilin.”