ÇOCUKLARINIZA TAPMAYIN!
ÇOCUKLARINIZA TAPMAYIN!
Medenileşiyoruz, Avrupai hayat tarzına adapte oluyor, gün geçtikçe geçmişimizle, geleneklerimizle aramıza kalın duvarlar örüyoruz.
Medenileşmeyi de yanlış anlıyoruz.
Bize medeniyet kavramını batılı tarzda yaşamak diye yutturuyorlar.
Oysa medeniyet kendi öz kültürümüzü, kendi iç dinamiklerimizi kaybetmeden çağın getirdiği yenilikleri de kabul ederek yaşamaktır.
Biz kendi öz kültürümüzden uzaklaştıkça daha çok çağdaş olacağımızı sanıyoruz.
Özellikle şimdiki orta yaş grubu ana babalar, geçmişte yaşadıkları olumsuzlukları kendi çocuklarına yansıtmama adına çocuklarını heba ediyorlar.
Aman çocuğumun ayağına taş değmesin, aman çocuğum el içinde mahcup olmasın, aman ben yaşamadım çocuğum yaşasın vb. sızlanmalar emin olun ki çocuğuna yapılacak en büyük kötülüklerden biridir.
Ellerinden gelse, zamanın kötülüğünden de dem vurarak, okul ile evi arasına tünel inşa edip çocuğuna güneşi bile göstermeyecek tipler mevcut.
Şehirde yaşayanlar tabii ki çocuklarını koruyup gözetecek ona lafımız yok ama çocuğun çantasını taşımak, okulu bırak sınıfın kapısının önünde beklemek de neyin nesi?
Özgüveni eksik, ana babaya bağımlı, tek başına kalınca karnını bile doyuramayacak çocuklar yetiştirmek inanın övünülecek bir davranış değildir.
Gâvur âdeti diye demiyorum ama çocuğuna şaşalı doğum günleri yapanlar, onları hediye meraklısı birer birey olarak yetiştirenler (tabirimi mazur görün) asalak nesil yetiştirdiklerinin farkında değiller.
Anaya anne dedirtmek, türkü yerine tuhaf tuhaf şarkılar dinletmek, toprağa ayak basmasına izin vermemek, dağa bayıra, bağa bahçeye değil de oyun parklarına çocukları götürmek, koyundan inekten, tavuktan horozdan çocukları uzak tutup onları kedi köpek hayranı yapmak geçmişimizle çocuklarımızın bağını koparmaktır.
Herkesin şikâyet ettiği ama hiç kimsenin kendi hayatına tatbik etmediği akşam oturmalarında yediden yetmişe ya televizyon ya da akıllı telefonlara mahkûmiyet de aile kavramını yerle yeksan eden başlıca problemlerden biridir…
Çocukların yanında kadın kocasından, kocası kadından şikâyet ede ede ana babaya saygı kalmıyor, çocuk için ana baba aynı evi paylaştıkları birer figür haline geliyor.
Analarımızın babalarımızın malını paylaşırken gösterdiğimiz gayreti, onların geleneklerini hayatımıza tatbik ederken de göstersek inanın yeni nesil heba olmayacak.
Türkiye kokuşmuş Avrupa kültürüne esir olmuş ama zararın neresinden dönersek kâr mantığıyla hareket edip en azından kendi çocuğumuzu kurtarabiliriz…
Bir sünnet düğününe harcanan parayla o çocuğun âlim olmasını sağlayacak kütüphaneler kurabiliriz evimize…
Biliyorum kimse bu uyarıları dikkate almayacak…
Kısa bir diyalogla bitirelim mevzuyu:
Ağrılar içinde sızlayan genç;
-Dayı ben ölüyorum, demiş…
Dayısı da;
-Valla yeğenim sen bilin, demiş…
Çocuklarınızı sevin, onlara tapmayın…