BİZİ KÖY DE KABUL ETMEZ ARTIK (ANI)
BİZİ KÖY DE KABUL ETMEZ ARTIK (ANI)
Çocuktum… Köyün işleri yoruyordu, herkes gibi beni de. Gereksiz iş yoğunluğu olduğunu düşünüyordum.
Sabah kalkınca yataktan, işin olmadığı herhangi bir an yoktu.
Sofradayken bile herhangi bir iş çıkabilirdi, çıkardı da hatta.
İş bitmezdi, bitmeyecek daha da artacaktı.
Tek derdimiz okumak, okuyup köyü terk etmekti.
Köyden gidince her şey sütliman olacaktı, tozpembe hayaller görüyorduk.
Gurbet tam da yaşanılacak yerlerdi.
Köyde olmayan sıtara gurbette birikecek köye dönünce sevilecektik.
Köye dönünce köyde yaşayanların görmediği şeyleri götürüp köyde bir kat daha artacaktı sıtaramız.
Şehirden dönenlerin yüzündeki parlaklık bizim yüzümüzde de olacaktı.
Kavruk yüzü, güneş görmeyen yüze tercih ederdik.
Utanırdık kavruk yüzümüzden. Kara lastikten, yamalı pantolondan, akşam yunup sabaha kadar sobanın üstünde kuruyan tek kıyafetimizden utandığımız gibi.
Gurbete gidince bunların hiçbiri olmayacaktı.
Özlem olacaktı, sıla hasreti falan olacaktı da, köydeki iş yoğunluğunu düşünüp hasreti de özlemi de unutacaktık.
Hatta öyle ki, yazın köye dönüş zamanlarını işin olmadığı zamana denk getirmek için çaba sarf ettiğimiz oluyordu.
Geçmişinden utanır mı insan?
Utanıyoruz işte!
Geçmişi bırak, kendimizden utanıyoruz.
Şimdi dört nala atlar gibi köye dönüyoruz yüzümüzü.
Allah, çocukları da iddiasından vurur İsmet emmi…
Şimdi şehirler bomboş…
Köye dönelim desen gemi halatıyla bağlanmışız şehirlere.
Köyler de artık eskisi gibi değil…
Eskiden bir odada beş horanta yatardı, şimdi hepsi ayrı ayrı oda ister. Ne köy kaldırır bu sıkleti ne de kimsenin birbirinin yüzüne bakmaya tahammülü var.
İnternet çekmez, soba yakacak kimse bulunmaz, odun kırmayı bile unuttu eski nesil.
Baba bir ayı yakaladım demiş çocuk, babası da al getir, demiş.
Gelmiyor, baba demiş.
Kendin gel demiş, babası…
Çocuk durur mu yapıştırmış lafı,
Bırakmıyor, baba!
Ahan da durum bu…
E ne yapalım? Neşet babaya kulak verelim…
Allı turnam bizim ele varırsan
Şeker söyle kaymak söyle bal söyle
Eğer bizi sual eden olursa
Boynu bükük benzi soluk! var söyle…
Bu türküdeki anlamı kavrayamayacak olan niceleri var… Yoğsam oturup hüngür hüngür ağlatır insanı…
M’S