ANAHTAR DELİĞİNDEN İÇERİYİ SEYRETMEK (Sinirli Bir Deneme)
Etrafınıza veya aynaya bir bakın…
İhtiras sahibi olduğu halde huzurlu olan kim var?
Doyumsuzluk, görgüsüzlük, vurdumduymazlık, özenti, başkasının hayatına burnunu sokma, başkasının hayatını didikleme, başkasının başarısını bir türlü hazmedememe…
Hiç unutmam eskiden ben sosyal medyada herhangi bir fotoğraf paylaşacak olsam aklımda genelde,
Dostlarımı, arkadaşlarımı mutlu etme fikri olurdu, yani benim gördüğümü onlar da görsün, benim yaşadığım mutluluğu onlar da yaşasın düşüncesi!
Safım ya?
İnsanların yaşadığı mutluluk bana huzur verir, onları mutlu görmekten dolayı mutlu olurum, bu böyledir, dün de, bugün de! Yarın da böyle olacaktır.
İnsanların başarısı da beni mutlu eder, elimden gelse sevdiğim, değer verdiğim nitelikli olduğuna inandığım her insanı yukarılara taşır bundan da müthiş bir şekilde mutlu olurum ve onları motive ederim başarılı olmaları konusunda.
Sadece başarılı olmaları değil, mutlu ve huzurlu olmaları konusunda da aynıdır bakış açım ve değişmez.
Üstüme basıp yukarı çıkmak isteyene merdiven olmuşluğum da vardır, bilen bilir.
Bu benim saf yönüm. Böyle saflık başım gözüm üstüne…
Konuya tekrar dönmek gerekirse, işte sırf böyle düşündüğüm için gezdiğim yerleri, gördüğüm güzellikleri sosyal medyada paylaşmaya çalışırdım, insanlar da benim gibi düşünüyor diye…
Bir de ne göreyim?
Çok da değer verdiğim insanların bile ”İhtirasına” şahit oldum.
Beğeni sayısından tutun da, yapılan yorumlara, fotoğraf karesindeki diğer insanlara kadar her şeyi didik didik inceleyen kifayetsiz muhterisler gördüm.
Öyle insanlarla karşılaştım ki, tecessüs manyağı, yani başkasının hayatına burnunu sokmaktan aşırı keyif alan kendini ve haddini bilmez hazımsız tipler…
Sonra dedim, yanlış mı yapıyorum acaba?
İnsanların mutlu olması seni mutlu etmiyorsa sen niye yaşıyorsun, niye oksijen tüketiyorsun ki?
Şu, şununla, şuraya gitmiş, şunu yapmış, bunu yapmış falan filan…
Kardeşim başka işin yok mu? Otur kitap oku desen, kitabın içindeki kahramanı hazmedemez bu tipler.
Televizyon izle, tamam lan en kötü şeylerden birini yap, televizyon izle desen, televizyondaki tipleri çekemez bunlar!
Çok uç bir örnek vereceğim affınıza sığınarak…
”Kevaşeye kelepçe takmışlar da kelepçenin zinciriyle oynaşmış!”
İşin ilginç yanı ne biliyor musunuz?
Dinden imandan haberi olmayan insanların ihtiras sahibi olmasına şaşırmam… Onlar hayatı bu dünyadan ibaret zannediyorlar!
En çok da alnı secdeye giden ya da en azından inandığını söyleyen insanların yaşam tarzı bu hâl!
İsmet Emmim’in beni çok derinden etkileyen bir sözü var:
”Namaz kılmayan insanlar niye alkol almaz ki, ben şaşırıyorum böyle insanlara!” diyor…
Bu sözün ne anlama geldiğini bilen Müslümanların oturup ya da ayakta, yatarken de olabilir, düşünmesi gerekiyor!
Çok anlamlı bir söz bu!
Namaz kılan, yani inanan, yani, şeytan bir kere bile secde etmedi, bak Rabbim ben sana iki kez secde ediyorum, diyen bir Müslüman niye başkasının hayatına burnunu sokar?
”Hiçbir amelime güvenmiyorum ama Allah düşmanına düşmanlığım var.” demek de yetmiyor…
Karakter sahibi olmak gerekiyor! Omurgalı olmak gerekiyor. Güvenilir olmak gerekiyor! Sinsi olmamak gerekiyor. Karnından konuşmamak gerekiyor!
Anahtar deliğinden bakmak gibidir başkasının hayatına burnunu sokmak, kim yakıştırır ki bunu kendine?
Anahtar deliğinden içeriyi seyredenin gözüne birisi kalemi sokar! Niye kör oldun deyince ne cevap vereceksin? Ahh #NurettinTopçu ahh… Nerelere götürdün beni…
Çay varsa içelim…
Mustafa Süs