Site icon Mustafa Süs'ün kişisel blogu

SEN ÖYLE SAN

Paylaş

SEN ÖYLE SAN
 
Ani bir sinirle kalktım yerimden, kalkmakla kalmayıp atladım arabaya, öyle hızlı gidiyordum ki, hiç şaşırmadım. Kendimi yanıma aldığımdan belliydi…
Yalnızken daha çok hız yaparım çünkü… Gideceğim yerin önemine bile aldırmam… Hız yapmam gerekiyordur, yaparım.
Sakın yanlış anlama, sakın beni anlama, sakın anlama hiç bir şey.. Sana geliyorum…
Daha çabuk gelmek için değil, gelmeden ölmek için? Değil! Belki de ölmek için kim bilir? Sana geliyorum… Son sürat..
Hiçbir şey olmamış gibi…
Hiç bir şey olmayacak gibi geliyorum..
Olacakmış gibi ya da her şey.
Her şey olacak mı dersin?
Hiç olmayacakmış gibi sanki?
Ne dersin?
Yüzünde gülücükler belirdi mi? Sana geliyorum diye?
Yoksa bir kaygı, aman bir telaş, hadi ya, ne olacak şimdi iç sıkıntısı? Doğru söyle! Doğru muyum sana?
Sana mıyım ben artık?
Sende miyim ya da?
Aç kapıyı demiycem! Açacaksın ben varmadan…
Varmadan sana, sende olduğumu anlayacaksın! Kapısının ziline basmam ben hiç dostlarımın… Kendiliğinden açarlar kapıyı nefesimi hissederek! Geldiğimi mi demeliydim!
Yalnızdın, ortalık darmadağın. Ve ben geldim diye ortalığı toplamaya başladığından belliydi sende olmadığım…
Sen her şeye rağmen toplar mısın ortalığı? Ben varken? Ben gelmişken?
Gerisin geri gitmem merak etme!
Toplamamalısın işte ortalığı, kendini toplamamalısın…
Kendin olmalısın, her halinde…
Göz gezdirme bana, gözlerini gezdirme sağda solda.
Uykudaymış gibi yap…
Tırmanırken dağlara, tuttuğum gibi, tutup gideceğim ellerinden.. Senin bahanen vardı ama benim yok…
Sen öyle san…
{fcomment}
 


Paylaş
Exit mobile version