İRONİ YAP
Durduk yere yaşlanmanın hiç gereği yok! Durmadık yerde yaşlanabiliyorsanız eğer, bu gerekli görülebilinir.
İroni yap diyorum. Hatta hâlâ söylüyorum bunu, ” ironi yap”. Al eline beni ve kendini, karıştır, ters düz et, iyice çalkala. Bittiğinde geç karşısına ve seyret onu. Anlamaya çalışma, anlamaya çalıştıkça gerçek ortaya çıkmaz çünkü. Ne kadar anlamak istersen o kadar daha fazla bilgi oluşmaz! Ki burada konumuz zaten bilgi edinmek değil. Sana diyorum ki bizi karıştır ve sonra da ona bak! Benim söylediklerimden ben çıkıyor, ben bu cümlelerin içinden çıkıp sana, dişlerimi gösterecek kadar cüretkâr bir halde, kahkaha atarak bakıyorum. Baktığım yerlerde bağ yok ve bakmadığımda dağ oluşmuyor! Yalnızca bir taşırma kürsüsü gibi, herkes elindeki bardağın daha da fazla dolmasını umut ediyor. Sonra taşıyor sabırlar, arzular, egolar, bilinenler, bilinmedikler. Ortalık bir düğün pisti havasında, terlemiş, bütün kurtlarından kurtulmuş, rahatlamış insan tarlasına dönüşüyor. Pat diye oluyor bütün bunlar. Her şey pat diye oluyor, olur, oldu! Yani ben de pat diye yazıyorum, birden, düşünmeden, “ki düşünmeyi sevmem”. Ne kadar düşündüysem o kadar ağırlaştım. Ve ne kadar fazla insanla tanıştıysam o kadar uzaklaştım kendimden, senden. Sonra herkesten.
Hiçbir şey olmamış olan bizden, karıştıktan sonra nefis bir tatlı olmasını umut ediyorum.
G.S