Düşeni anlamak ve yolları temizlemek (Diriliş Postası 29 Ocak 2024)


Bazı kötülükleri görmezden gelmek iyidir. Görmezden gelirseniz kötülüğün reklamını yapmamış olursunuz, derler.

Kötülüğü dikkate almak demek; tam da kötülerin istediği şey midir?

Bakınız, sosyal medya kullanıcıları hariç toplumun büyük bir kesimi freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı gidiyor.

Sosyal medya kullanıcıları hariç diyorum, zira bunlar gayet erdemli insanlar!

Son zamanlarda gündeme gelen pavyon dansları, reyting rekorları kıran diziler, sosyal medya kullanıcılarının yerden yere vurduğu kötülükler!

Türkiye’de her kötülüğün müsebbibi bir kesim var.

O kesimi bulup ortaya çıkardığımız zaman kötülüklerin önüne geçmiş olacağız.

O kesim kesinlikle sosyal medya kullanmıyor. Ne şehirlerde yaşıyorlar ne köylerde.

Nerede oldukları da belli değil.

Sosyal medya kullanan herkes; kapitalisti de, devrimcisi de, muhafazakârı da, solcusu da, seküleri de herkes koro hâlinde pavyonlara, pavyon dizilerine karşı.

Kimisi geri kalmış toplumların sığınağı olarak görüyor pavyonu, kimisi değerlerinden uzak yetişen insanları oyalama aracı olarak görüyor.

Netice olarak herkes karşı bu kötülüğe… Ama dizi reyting rekorları kırıyor!

Uzaya giden astronotumuz pavyon dansı kadar gündemde değil, diyorlar.

Ne Batı’dan getirilen ucube eğitim sisteminden söz eden var ne de kötülükleri maymun gibi taklit eden güruhun içler acısı durumundan haber veren var…

Oysa teşhis koymak çok da zor değil.

Başımıza musallat edilen kanunlar, hukuk kuralları, çocuklarımızı teslim ettiğimiz eğitim sistemi getirmedi mi bizleri bu hâle? Geri kaldınız, bizden medet umun dediler; biz de emir telakki etmedik mi bu talebi?

Ne Doğulu olabildik ne Batılı…

Dünyanın merkezindeyiz; görkemli bir geçmişimiz, geleceğe yön tayin edecek potansiyelimiz var ama üzerimize giydirilen deli gömleklerinden sıyrılabilmiş değiliz.

“Boynumuz ağrıdı Batı’ya bakıp durmaktan,
Üstelik Batı’nın mil çektiği gözlerle bakıyoruz Batı’ya.”

Başımıza musallat olan bu kötülüklerden nasıl kurtulacağız?

Biz ne yapıyoruz?

Kötülüğü eleştirir gibi yapıyor ve ardından kötülüğün yayılmasına sebep oluyor; sonra da kötülüğün bizzat öznesi oluyoruz.

Bunları sosyal bilimciler inceliyor mu?

Eğitime yön verenler üzerine düşeni yapıyor mu bu konuda?

Devleti yönetenler kötülüğün artmasına karşı önlem alıyor mu?

Televizyon ve basın dünyası işin sadece para kısmına mı odaklı?

Kamuoyu araştırmacıları toplumun nereye gittiğiyle ilgili çalışmalar yapıyor mu?

Akademisyenler, devletten onca teşvik alanlar bu kötüye gidiş konusunda neden kıllarını kıpırdatmazlar?

Pavyonda çalışmak zorunda kalan kadınların pavyona düşme sebeplerini araştırıp kâr amacı gütmeden bunun dizisini çeksek emin olun kötüye gidişe bir nebze de olsa dur demiş oluruz.

Sadece pavyona düşen mağdurların değil, pavyona düşenlerin o hâllerinden yararlanan “tarla satıcıların” hâllerini de teşhis etmemiz gerekiyor onlara hakaret etmeden önce.

Uzaktan bağırarak vahşi hayvanı korkutmak pek mümkün görünmüyor zira…


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YouTube