Suistimal Edilen Dostluklar (Maarifin Sesi)
İnsanlar bir araya gelince, bir iki bardak çay içince ya da arada sırada birbirini arayıp hâl hatır sorunca dost olduklarını iddia ediyorlar, aslında kendileri de biliyor ki dostluk öyle birden bire olacak bir şey değil…
Çiçek birden bire açar, yağmur birden bire yağar, toprak birden bire uyanır uykusundan değil mi?
Hayır! Öyle değil.
Koca bir kış geçer, kışın soğuğunda, ayazında pişer toprağın içi.
Biz ağacı uyuyor zannederken ağaç tomurcuk derdine düşer, çiçekler yenilenmek için güneşi bekler, beklerken demlenir toprağın içinde.
Yağmur da birikir bulutların sinesinde, bulutlar denizin göğünde salınır…
Dostluk da öyledir. Nice badireler atlatılır, ayazda, sıcakta kavrulur yüzler.
Ruhlar birbiriyle kaynaşır, ekmek bölünür, çayda dem alınır.
Dostlukta ileri düzeyde bir seviye yakalamak için öncelikle Allah rızası ekseninde hareket edilmelidir.
Allah rızası dışında gelişen ilişkiler dostane gibi görünse de bir yerden sonra duvara çarpar.
Herhangi bir çıkar asla sözkonusu olamaz dostluk ilişkilerinde.
Ve mümkün olduğu kadar karşındaki öncelikli olur.
Karşındaki öncelikli diye bu iyi niyet suistimal edilemez. Suistimal edildiği an dostluğun dünyası suistimal edenin değil edilenin başına yıkılır.
Dostlukta birbirini kullanma gibi bir garabet de olamaz.
Nasılsa veriyor, daha da versin denmez.
Yükü ağırdır dostluğun. Temeli sağlam olduktan sonra yükün ağırlığının pek bir önemi de yoktur.
Baba evladına verdikçe vermek ister, evlat babasına verdikçe vermek ister, karşılık beklenmez. Dostlukta da öyledir.
Üstün olmak için, onu gebe bırakmak için, ondan başka hizmetler beklemek için verilen şeyler dostluğun nişanesi olamaz.
Patron işçi münasebeti gibidir bu durum.
Dostlukta fakir olan zenginin sobasını yakıyor da zengin olan fakire üç beş kuruş yardım ediyorsa bunun adı da dostluk değildir.
Zengini fakirin sobasını yakarken görmektir esas olan.
Fakirle zengin dost olur mu o da ayrı bir soru işareti tabi.
Ama olmalı.
Durumu iyi olan iki insanın ilişkisi, ne şiş yansın ne kebap mantığıdır.
Dostlukta davul dengi dengine vurmaz.
Denk olmayanlar arasında samimi bir ilişki varsa dostluktur o.
Dost, dostun yanında dedikodu yapmaz meselâ.
Zarar vermek istemez çünkü dostuna. Onun ruhunu kirletmekten utanır. Ar eder.
Cimri insandan da asla dost olmaz.
Dost, ikram etmeyi alabildiğine sever.
Vermek en büyük dûsturudur dostun.
Dost, yargılamaz. Ayıplamaz. Sorgulamaz.
Dost, içine atmaz dostunun yanında.
Ne düşünür acaba hakkımda diye yutkunmaz sözlerini.
Zaaflarını duyan dost yüzüne karşı hoşgörülü olsa da içten içe bir yerlere not etmez senin zaaflarını.
İnananlar kardeştir ilahi buyruğunun vücut bulmuş halidir dostluk…
Mustafa Süs