Gel Acizim Kişisel Gelişelim

Bir kiraz ağacının doğal meyve kapasitesi beş sandık kiraz ise o ağaçtan on sandık kiraz almak mümkün değildir.

On sandık almaya çalışırsanız değişik ilaçlar vermelisiniz ama o zaman da hormonlu meyve alırsınız.

Bu sefer insanlara zararlı meyve satarak onların hakkına girmiş olursunuz.

Sadece sattığınız kişilerin değil onlarla muhatap olabilecek herkesin hakkına girersiniz.

Süte su katmak ne denli kötü ise hormonlu meyve üretmek de o denli kötüdür.

Bununla birlikte, insanların da belirli bir kapasitesi vardır.

Her insan aynı özelliklere sahip değildir.

Bir insan bir saat çalışarak zor bir sınavı geçebilir ama aynı sınavı bir başka insan birkaç hafta çalışarak ancak geçebilir.

Bir insan günde otuz bardak çay içebilir ama bir başkasına beş bardak fazladır.

Aynı boy ve kilodaki insanların yük taşıma potansiyeli de farklıdır.

Ama durun bir dakika!

Kişisel gelişim uzmanlarına göre bunlar böyle değildir.

Onlara göre bırakın kiraz ağacından on sandık meyve almayı, armut bile alabilirsiniz.

O yapıyor da sen niye yapamıyorsun, dedikleri zaman akan sular durur…

Hayata bakış açıları öyle basit, öyle sıradan, öyle kötüdür ki…

Bakmayın afilli laflar ettiklerine.

İnsana tanrılık atfederler ve sorsan bunu da inkâr ederler.

Aslına bakarsanız kendilerinde meymenet yoktur, işin tuhaf tarafı kendilerinde meymenet olmadığının da farkında değiller.

Kendini tanı, anı yaşa falan derler ya?

Kendini tanıyan bir insan, normal bir insana olağanüstü insan muamelesi yapabilir mi?

Kendini bilen bir insan, geçmişin acısıyla kıvranan, gelecek kaygısı olan birine anı yaşa diyebilir mi?

Kendini tanıyan bir insan, ayağına diken batan birine, o acıyı hissetmemek için güzel hayaller kur falan diyebilir mi?

Kişisel gelişim uzmanlarına bakın, kitap satarak, konferans vererek zengin olmuş olabilirler ama hiçbirinde iç huzur yoktur.

İnsanların duygularını sömüren birilerinde iç huzur varsa zaten onların şeytandan farkı yoktur.

Nitekim görüyoruz, duyuyoruz… Kişisel gelişimin şöhretli uzmanları ya intihar ediyor ya da berbat bir hayat yaşamaya başlıyor bir yerden sonra.

Haydi onların derdi para kazanmak ya senin derdin ne kardeşim?

İnsan olduğunun farkında değil misin?

Aciz olduğunu bilmiyor musun?

Deprem olunca yerden daha çok titrerken, olağanüstü neyi düzeltebilirsin?

İnceden inceden sızlarken yüreğin, sabah kalkıp, bugün güzel olacak demekle o ince sızıyı nasıl yok edebilirsin?

Duanın değil, insanın gücüne inanalım öyle mi?

Kaderin çizdiği yolu grayderlerle değiştirmeye çalışalım öyle mi?

Teslim olmadıktan sonra, insan olduğunun farkına varmadıkça, aciz birer yaratık olduğunu idrak etmedikten sonra huzur bulabilir misin?

Çalışmak, çabalamak elbette önemlidir, çalışarak köprü yaparsın fakat köprünün üstünden kimin geçeceğine müdahale edemezsin…

Hele ki o köprüyü yıkacak sel suyuna omuz vererek engel olamazsın. Köprüyü sağlam yaparsın ama sel büyük olursa köprüyü toprağıyla alıp götürür melül melül bakarsın.

Akif, şu dizelerle tüm kişisel gelişimcilere yol vermiş, bozmayın benim insanımın itikadını demiştir…

”Allah’a dayan

Sa’ye sarıl

Hikmete râm ol

Yol varsa budur

Bilmiyorum başka çıkar yol…”


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YouTube