YÖK’ün Değil mi Bu İşler? (Diriliş Postası)
YÖK’ün Değil mi Bu İşler? (Diriliş Postası)
Toplumda kanaat önderi diye nitelendirebileceğimiz insanlar kendilerinden söz ederlerken eskiye dönerler.
Anılarını anlatırken genelde lise veya üniversite yıllarına özellikle atıfta bulunurlar. Neden?
Üniversite yılları önemlidir her insan için.
Çocukluk dönemi, ailenin etkisi, ilkokul öğretmeni, ortaokul ve lise yılları da çok mühimdir ama üniversite yılları bir başkadır.
Değişim ve dönüşüm en çok üniversite yıllarında olur.
O yıllara kadar birikenler ya yerle yeksan olur ya da birikimin üstüne yeni şeyler eklenir.
Üniversite yıllarındaki arkadaş çevresi, kalınan ortam ve en önemlisi hocalar bir gencin dönüşümünde, değişiminde çok etkilidir.
Bilinçli aileler bunun farkında oldukları için çocuğunun nerede kalacağına azami dikkat ederler.
Eskiden FETÖ, evleri, yurtları ve sinsi hocaları ile bu işi yürütüyor ve yığınlarca gencimizi zehirliyordu.
Şimdilerde ne FETÖ kaldı ne de gençlerimizin elinden tutacak birileri…
Muhafazakâr kesime en büyük güven darbesini vuran FETÖ, kendisi gitti ama bıraktığı enkaz da kaldırılmış değil ve bıraktığı kötü izler, kötü intiba devam etmekte maalesef.
Yurt ve ev imkânlarını bir kenara bırakalım, o başka bir yazının konusu olabilir de…
Asıl mevzûmuz akademisyenler.
Uzaktan baktığımızda;
Akademisyenlerin bir kısmı vites yükseltme, unvan kazanma peşinde,
Bir kısmı daha fazla para kazanma ve lüks yaşama derdinde,
Bir kısmı emlak, araba alım satımı gibi akademisyenlerin ilgi alanına girmeyen konuların peşinde,
Bir kısmı PKK’ya arka çıkma, arka çıkarken kafayı çekme derdinde,
Bir kısmı bir başkasının ayağına çelme takıp onu düşürdükten sonra onun üstüne basarak yukarı çıkma derdinde…
Gençleri yetiştirelim, onlarla kütüphanelerde, sohbet ortamlarında, tarihi, kültürel gezilerde, sanatsal faaliyetlerde birlikte olalım diyen var mı?
Ben bilmiyorum, varsa söyleyin.
Varsa da yeterince yoktur.
Gençler nereye gidiyor, Z kuşağı kafayı sıyırmış, gençlik zenginlik derdinde, gençler mitili yurt dışına atmak istiyor falan diyoruz,
Çözüm istendiği zaman da suçu gençlere atıp susmayı tercih ediyoruz ya!?
Daha başka önerilerimiz mutlaka olacaktır da!
Üniversitelere, özellikle kıyı kesimde bulunan üniversitelere, yüksekokullara akademisyen ataması, görevlendirilmesi yaparken…
Alanında bilgi-birikim sahibi, liyakat konusunda ehil; şuurlu genç yetiştirecek bilinçli hocaları tercih etseler, en azından buradan başlasalar…
Nasıl olur?
YÖK bu işe el atar mı? El atsın diyen birileri çıkar mı?
Yoksa yel eserken harmanı savuralım, çeşme akarken kovayı dolduralım deyip de, bu işlerle ilgilenmeyip de, gençliği heba edip de, “göz göre göre gençlik heba oldu” martavalı okumaya devam mı ederiz?