İyi zamanlar (Anı Öykü)


Hiç unutmam,
Liseyi yeni bitirmiş üniversiteye henüz başlamamıştım.
Üniversiteye hazırlık kursuna giderken bir aile birkaç arkadaşla birlikte beni de evine iftara davet etmişti. Köyden uzak şehir merkezinde yurtta kalıyorduk.
Gittik biz de.
Bizde yemek yerken ne var ne yok hepsi sofrada olurdu. Önce çorba gelsin, ardından şu bu yoktu.
Çoğu zaman da tek yemek çorba idi.
Ve genelde en az on kişi aynı çorba tasına kaşık salladığımız için doymazdık doğal olarak.
Sofradan tok kalktığımı nadir hatırlarım.
Anam da her seferinde,
Tâbi besmele çekmezsen aç kalırsın derdi, tesellisine kurban olduğum…
Bazen yemek az, horanta kalabalık iken bağıra çağıra besmele çekerdim, gülerlerdi…
Gittiğimiz evde ezan okunur okunmaz çorbaya nasıl bir kaşık sallıyor, çorbayı nasıl bir ekmek bandıra bandıra yiyorum anlatamam…
Çorba bitti, namaza kalkıyorum, otur hele dediler.
Doydum ben dedim.
Olur mu daha yemek gelecek dediler…
Yemek?
Ana yemek!
Ana yemeğim çorba, diğerleri yabancı dil oldu galiba benim için o an.
Afalladım tabi.
Diğer yemeklere yer kalmadı, gözüm düştü ama maalesef…
Niye anlattım bunu?
Sigarayı bıraktıktan sonra ne bulursam yiyorum yakında patlama noktasına geleceğim de…
Bilinçaltım mı devreye girdi yemek konusunda, anlayamadım.
Sofradan aç kalktığımız o kötü zamanları iyi eden Allah’a şükürler olsun…
Çöpe bir kaşık yemek dökülmeyen iyi zamanlardı o zamanlar…
Çay varsa içelim…
M’S


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YouTube