Dağda İki Deli (Öykü)
DAĞDA İKİ DELİ (Öykü)
Hiç unutmam seneee? Ben çocukken…
Köyümüzde deli diye nitelendirdiğimiz ya da bize öyle söylenen insanlar vardı.
Onları görünce kaçardık hatta rüyalarımıza bile girerdi.
Öyle ki, deliliği gerçekten çok kötü bir şey zannedip o insanların evlerinde her gün felaket yaşanıyor zanneder onlara acırdık…
Resimde gördüğünüz emmi çay içerken yaklaştı yanımıza,
Buyur emmi çay vereyim dedim, hiç çekinmeden geldi, konuşması acayip, hiç anlaşılmıyor arada anlamış gibi yapıyorum ya da anladığım şeylere karşılık veriyorum,
Çobanım ben dediğini, keçileri olduğunu falan anladım,
Keçileri kaçırmış olabileceğini hiç düşünmedim tabi.
Çay verirken, çaya uzanırken korkarak yaklaşıyor hep bi tedirginlik hali var üzerinde.
Yakın köyden kadınlar da dolaşıyor etrafta çocuklarıyla falan…
Onlar da bana tuhaf tuhaf bakıyorlar, bana veya emmiye veya ikimize birden, bu adamın bu çobanla ne işi olabilir ki düşüncesiyle galiba…
Neyse emmim onları gösterdi, onlar var ya dedi, beni hiç sevmezler, benden korkarlar, beni görünce kaçarlar.
Emmimin yüzüne baktım, niye diye sormadan cevabı aldım,
Meğer köyün delisi imiş…
İçimden güldüm,
Derviş dervişi bulur tekkede deli deliyi bulur dağda veya dakkada…
Bir poşet kozalak toplamış, ikiye bir sana vereyim götür yak bunları evi iyi ısıtır diyor yani ben öyle anlıyorum…
Sağol emmi diyorum, verecek başka şeyi olsa ne varsa verecek bir bardak çaya veya onunla çay içme manasına…
Kimsenin dokunmadığı insanlara dokunmak, bilinçsizce de olsa…
Anafikir mi?
Yok anafikir falan, öylesine yazdım…
M’S