CEKETİMİ SATAR OKUTURUM! (Öykü)
CEKETİMİ SATAR OKUTURUM! (Öykü)
Gecenin bir yarısı, yatağındasın, elindeki kitap kaymış bir kenara, kalem yüzünü çiziktiriyor, kapı açılır sessizce, sen dünyanın uykusundasındır, dünya çökmüş gibi omuzlarına…
Soba hafifçe kontrol edilir, içine odun, kömür atılır, sessizce… Uyandırmadan seni. Üzerin açıktır ve sessizce örtülür. Sen uykudasın, habersizsindir her şeyden.
Kış bastırmıştır, soğuk bulduğu her fırsattan içeri girdiğinde, perdeler sallanır, perdeler pencereye bastırılır, senin üzerine bir yorgan daha örtülür, sen uykudasındır.
Bazen hafifçe uyanırsın, göz yordamıyla görmek istersin olanı biteni, dalmadan önce derinliğine uykunun, bir öpücük beklersin yanağına, o öpücük hiç gelmez. Öpmez seni, okşamaz yanaklarını. Yakışmaz öpmek!
Sabah erkenden kalkıp delik olan ayakkabını onarıyordur, eline batan iğneye bağırıp çağırarak. Ayağın üşümesin, hastalanma diye sen. Elinde okul çantan, uykudasındır sen.
El alemin içine çıkacaksındır, harçlık yoktur cebinde, sen uykudayken o komşundan sana harçlık bulmaya çalışıyordur. Sen uykudasın!
Akşama kadar elinde kazma kürek ve tepesinde işverenin eğrelti bakışları altında yüreği isyanlarda dilinde acı-tatlı türkülerle sana harçlık biriktirir. Sen uykudasındır.
Sen kavga nedir bilmezken o senin kavganı öğrenir, seni ayakta tutmanın yollarını öğrenir, seni ezdirmemek için yollara düşer, sen uykudayken olur tüm bunlar. O senin geleceğini inşa etme derdinde, hayata başkaldırır, sen çocuk aklınla ona başkaldırırken!
Sen uykudayken o, sana kim yakışır, seni kim adam eder, seni kim derleyip toparlar onun derdine düşer. Seni kimin yarı yolda koymayacağını, seni kimin utandırmayacağını hesap eder!
Gözünden yaş süzülse, gidip başka yerlerde döker de yüzünü, göstermez hiçbir zaman sana.
Seni öpmez, okşamaz, saçlarına değmemiştir belki nasırlı elleri, yüzüne yediğin tokat dışında tanımıyorsundur ellerini.
Sen uykudan uyanana kadar, onu hep uzak, onu hep sende değil zannedersin.
Bir gün anlarsın, babalar neden öpmez, bir gün anlarsın neden okşamadığını seni!
Yüzünü, saçını, başını okşayıp sana öpücükler konduran herkesin şefkatinden daha asi bir şefkatle seni nasıl ayakta tuttuğunu, sana nasıl destek olduğunu, seni nasıl büyüttüğünü anlarsın!
Artık uyanmışsındır uykundan. Artık olanı biteni görmeye, kimin ne mal olduğunu anlamaya başlamışsındır.
Her yediğin tokadın sana sağladığı kazancı görmeye başlamışsındır, başka bir şey görmene gerek kalmadan.
Anaların bedduası neden kabul olmaz? Ve neden hemen kabul olur bir babanın bedduası? Hiç düşündünüz mü?
Aklımdan çıkmayan şu cümle: “Ceketimi satar okuturum.”
Ne çok yakışıyor bir babaya!
M’S
17 Haziran 2012