ZEHİRDEN KELİMELER
Sırası gelmişken söyleyelim son sözlerimizi
Sözün sırası da mı gelirmiş “son” olan üstelik demeden
Sırası gelmeden ölenler gibi
Olgunlaştırmadan hayatı gülenler gibi
Sırası mıydı gitmenin? demeyelim.
Haydi sen gittin
Verirken el aleme talkını
Gitmeyi bildin.
Yola çıkarken ben de
Toprağına fidanlar
Çiçekler ve yağmurlar ektim
Seni bir ömür idare etsin
Bir başka hayata hazır etsin seni
Bittiğini de göresin diye…
Zordur şımarık ve hayta çocukların büyümesi
Züppe şiirler biriktirirler onlar
Kör olmayasıca diyecek kadar yakınları yoktur
Umurundadır yaşananlar da
Yaşantılarına yansıtmazlar diye bilirim
Diyebilirim ben hiç çekinmeden
Her bişeyi diyebilirim
Çekinmem kendimden
Kendime duyduğum saygıdan da
İnsanlığa zerre kadar prim vermeyişimden de çekinmem
Sürçü lisan ederim
Dilim sarmaş dolaş olduğundan kelimelerle
Devrik, azametli, aksettirici dizelerim yoktur belki
Ben fidan dikerim toprağına
Sen zehirli sarmaşık zannedersin
Oysa ne çok isterdim
Neden isterdim? bilmiyorum
Hissettiğin, zannettiğin, şikayet ettiğin tohumlar saçmayı
Kendimi koydum yerine
Bir hiç gibi, piç gibi ortada kaldı imlalarım
İmalat hatası şiirlerimle
Aslı astarı olmayan yalanlarımla
Ve mastarı olmayan kelimelerimle
Kendi halime acıdım en çok
Senin halin acınası bile değilken
Ektiğim tohumlara
Ektiğim insanlara
Yağmurlarıma acıdım
Acındırdım mı? Asla!
Halini düşün,
Bereketli zannettiğin toprağını,
Dalından düşmeyen yaprağını düşün.
Zehirli sarmaşıklar yetiştiriyorsun
Acıtıyor gölgesinde serinletmesi gereken yapraklar…
M’S