ŞEHİR MERKEZİ BELEDİYECİLİĞİ


ŞEHİR MERKEZİ BELEDİYECİLİĞİ

İçinde yaşadığımız şehri içinde yaşanılabilir bir şehir haline getirmek hepimizin boynunun borcu. Öğrencisinden esnafına, memurundan işçisine, şoföründen yolcusuna kadar hepimiz yaşadığımız şehri güzelleştirmek zorundayız.

Bu borcun bilincinde hareket ederek, nerede bir yanlış görsek, nerede bir düzensizlik görsek, bir başıboşluk, bir kaos görsek hemen mırıldanmaya başlarız.

Kimimiz sorumlu vatandaş bilinciyle hareket edip yetkilileri göreve davet eder. Kimimiz de arkadaş toplantılarında olayın dedikodusunu yapmakla yetiniriz.

Kimimiz de, aman bana ne, ben mi kurtaracağım dünyayı? Serkeşliği ile hareket edip ‘gördümduymaz’ bir hal alırız.

Bir şehri yönetenler, siyasi yönden hemfikir olduğumuz kimselerse, bazen yanlışları görmezden gelir, oralı bile olmayız.

Muhalif bir tavrımız varsa, zaten yapılan her şey yanlıştır. Yol yapılır, müteahhit zengin ediliyor, denilir, köprü yapılır aynı görüş dile getirilir, kaldırım yapılır, her sene kaldırım taşı mı değiştirilir, amaçları ne bunların? denir.

Bunların hiç birisi yapılmaz, o zaman da belediye uyusun bakalım, alınan vergiler kimin cebine indiriliyorsa, diye feryat edilir.

Hak teslim edilmez kolay kolay, muhalif düşünceye sahip olan kimselerde.

İçin için hak teslim edenler yok mu? Tabii ki var ama onlar da itiraf etmezler ve oy da vermezler yapılan onca işe, onca hizmete.

Ülkemiz insanını görüyorsunuz, 80 yıldır yerin dibine batırılmış bir ülkeyi 10 yıllık kısa bir dönemde düze çıkartan hükümete veryansın ediyorlar.

Konya belediyelerinin dişini tırnağına takıp da gece gündüz çalıştığını hepimiz görüyoruz, görmemek insafsızlık olur.

Konya gibi kurak iklime sahip bir şehirde su sıkıntısı çekilmiyorsa, hava kirliliği her geçen yıl artması beklenirken azalıyorsa, alt-üst geçitler, köprüler, kültür ve sosyal işler beklentilerin bile üstünde ise, bu, belediyelerin başarı hanesine yazılması gerekir.

Batıdaki bazı şehirlerimizdeki gibi, nasılsa gidip de başka partinin adayına mı oy verecekler, tabii ki biz gene kazanacağız mantığı ile hareket etmemek, halktan aldıkları oyu hizmete dönüştürmek ciddi bir iştir.

Şimdi buraya bir “ama” kelimesi koymamız gerekiyor. Bu kelime önceki tüm yazılanları yok saymak anlamına gelmesin.

Ama!

Konya’da sürekli artan araç sayısı Konya trafiğini alt üst etmeye başlayalı çok oldu. Sabah ve akşam saatlerinde, trafik ana-baba günü gibi.

Polislerimiz her kavşakta nöbet tutmaya başladılar. Sıkışan trafiği çözme adına emniyet elinden geleni yapıyor.

Peki, belediyeler ne yapıyor? Bilen var mı?

Belediyelerin trafiğe kapsamlı ve yapısal bir çözüm ürettiklerini sanmıyorum. Ne kadar alt-üst geçit yaparsanız yapın gittikçe daha berbat hale gelen bir trafik var.

Şehir merkezinde, otogar yolunda, araçlar konvoy halinde ilerlememeye başladı. Son birkaç yıldır durum böyle.

İkinci sorun, yollar.

Bazı yapım ve onarım çalışmasıyla kapalı, daraltılmış yollardan söz etmiyorum. Yapılan onca asfalt dökme çalışmalarına rağmen Konya’da ana yollar hariç hemen tüm yollar çukur.

Karla mücadele ve olumsuz hava koşulları nedeniyle oluşan bu bozuk yollar, hem milli servete zarar vermekte hem can ve mal kaybına neden olmaktadır.

Üç merkez ilçede de aynı durum söz konusudur.

Sorumluluk bilinciyle hareket eden tüm vatandaşların, gördükleri bozukluğu yetkililere bildirme konusunda hassas olması gerekiyor.

Medyamızın da görev bilinciyle ‘üzüm yeme’ maksatlı, eksiklikleri gözler önüne sermesi gerekiyor.

Marka şehir olacaksak, sadece turistlerin göreceği yerleri değil, vergisi alınan halkın yaşayacağı yerleri de onarmamız lazım.

İnsanımızın sessiz kalması görevden kaçmaya bahane olmamalı.

mustafasus@hotmail.com

www.mustafasus.com

{fcomment}

 

 

 


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir