KÜRTAJ CİNAYETTİR YA BAĞNAZLIK?


KÜRTAJ CİNAYETTİR YA BAĞNAZLIK?

Hiç anlam veremem “Yeminli Mali Müşavirler” ve “Hipokrat Yemini Eden Doktorlar” olayına…

Ne yani şimdi bu meslek grubunda olanlar ettikleri yemine gerçekten sadık mı kalıyorlar?

Vergi kaçırma işine girmiyor mu bu mali müşavirler? O zaman kocaman şirketlerin vergilerini kim kaçıyor devletten?

Doktorlar kürtaj yapmıyorlar mı mesela? Ya da ameliyat masasına yatıp, beş kuruşu olmayan hastalardan bıçak parası almıyorlar mı? Karnım ağrıyor diyen normal hastaya bir yığın tahlil yaptırtmıyorlar mı hastane yönetimiyle anlaşıp, kasa doldurmak için?

Şimdi gelelim asıl konumuza;

Yemin etmeyen meslek grupları istedikleri gibi at oynatabilirler mi halkın tepesinde?

Bu mudur yani?

İlla yemin ettirmek, gavur olayım (Anadolu’da yemin bazen böyle edilir, gavur olmak, gavurların kötü olması anlamında değildir m.s.) bir yanlış yaparsam mı dedirtmek gerekiyor insanlara?

İnsan yemin etmeden de doğru yapamaz mı?

Doğru yolda kararlar alıp uygulamaya koyamaz mı?

Bir öğretmen düşünün, stajyerliği kaldırılırken bir elini Türk Bayrağına koyup ezberlettirilen yemin metnini okuyor.

Öğretmen olduktan sonra kaçı hatırlıyor o yemini?

Kendisine teslim edilen bir çocuğa, kendisinin çocuğuna verilmesini arzu ettiği bir eğitimi verebiliyor mu?

_______

Gazetecileri düşünelim…

Hangi gazeteci yemin ederek başlıyor işe? Ve hangisi doğru ile yanlışı gerçekten ayırt edip ona göre davranıyor?

Yeminli mali müşavirlerin uyması gereken bir sürü kural vardır bilemem.

Doktorların da öyle…

Gazeteci milleti neyi, nasıl yazacağına nasıl karar veriyor ki?

Eline kalem verilir bir yazarın ardın da; sen aslansın, kaplansın, yazarsın, ortalığı darmaduman edersin denir ve kalemi veren kimse onun istediği şekilde ortalığı darmaduman eder, baktı kimse tınmıyor, o kalem başkasına verilir.

Bir yemin yok ortalıkta, ortalıkta bir duruş yok, omurga yok. Ne var? Kalemi teslim edene teslimiyet var!

Halkın ne dediği, ne düşündüğü ya da ne bileyim nasıl okuduğu pek umurlarında değildir o tiplerin.

Yeminli gazeteciler olsa, yani köşeciler olsa ve deseler ki, gördüklerini yazacaksın, gerçek olduğundan emin olmayan bir şeyi yazmayacaksın, halkı yanlış yönlendirmeyeceksin, tuzun kuru olduğu halde istediğin kadar imkana kavuştuğun halde, fakirlik edebiyatı yapmayacaksın, halkın arasına nifak tohumu saçmayacak, kendi tarafında olana kör karşı tarafta olana ise uzunları yakmayacaksın vs. deseler…

Ve bu sözleri tutmazsan gazetecilikten, köşe kapmaca oynamaktan men edileceksin, deseler…

Ve gazete sahipleri, gazetelerinin trajından çok halkı düşünse, televizyon sahipleri reytinglerden daha çok halkı düşünse…

Bu ülkede kaç tane yazar kalır dersiniz?

Hülasa…

Muhafazakar yazarlar “Adaletin yavaş işlemesini, düşünce suçu dolayısıyla içeri atılan yazarları, devletin din eğitimine rehberlik edebileceği, teminat altına alabileceğini ama eğitimi devletin kendisinin veremeyeceğini” söylemedikçe;

Anti-hükümet cephesinde yer alan yazarlar da, “Darbecilere çanak tutan gazetecilerle, düşüncesinden dolayı içeri atılan gazetecileri ayırt etmediği sürece, hükümetin her yaptığı icraata tu kaka demediği sürece, yapılan onca iyi icraatları görmediği sürece…

Yemin etmiş olsa ne olur etmemiş olsa ne olur…

Kürtaj cinayettir ya bağnazlık?

 

mustafasus@hotmail.com

{fcomment}


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir