İŞLER YOLUNDA GİTMİYORSA…


İŞLER YOLUNDA GİTMİYORSA…

 

Sıra dışı insanların yaşadığı normal şeyler, normal insanlar için sıra dışı, normal insanların yaşadığı sıra dışı şeyler ise sıra dışı insanlar için çok normaldir.

İnsanların bazıları dünyayı yönetme arzusu ile yola çıkmıştır, küçük adımları biriktirerek, bazıları ise daha henüz bir devlet dairesini yönetmekten acizken büyük adımlar biriktirme hevesindedir.

 

Hedefi büyük olanların neler yapabilecekleri attıkları adımların sağlam olmasına bağlıdır. Sağlam adım atarken kiminle yola çıkacağını iyi hesap etmeli, ileride başına gelecekleri öngörebilmelisin.

 

Bilgi sahibi olmadan nasıl ki fikir sahibi olunmaz ise, ileride yaşanılacak olumsuzlukları görmeden de büyük hedefler peşinde koşulmamalıdır. Olumsuzluklar dirayet sahibi olmamızı pekiştiremiyorsa yola çıkmadan bir adım atıp bin kere düşünmek gerekir.

 

“Bilgiye uzak duruşumuz bizi ahmak, çalışmayı gereksiz sayışımız bizi suçlu kılar. İşlerimizin gidişindeki aksilik ahmaklıkta suçüstü yakalanışımızın işaretidir.”

 

Tecrübe kazanmak için illaki kötü neticeler elde etmek zorunda değiliz. Her kötü netice mutlaka tecrübe kazanmamıza olumlu katkı sağlayabilir ama izan sahibi olmadan yola çıktığımız zaman, yoldaki engeller bizi ürkütür hedefi göremeyebiliriz.

 

Çalışmayı gereksiz saymadan en küçükten en büyüğe doğru yol almalı hiçbir teferruatı ıskalamamalı, istişareyi yöntem olarak belirlemeli, yol gösterici niteliği olan her sese kulak vermeli, yoldan döndürücü ve yıkıcı eleştirileri ise görmezden gelmeliyiz.

 

Ne galeyana gelip mantığı savuşturma gafletine düşmek, ne de tek düze, heyecansız bir şekilde kuru kuruya zafer şarkıları söylemek…

 

Vakur, kendinden emin ve kararlı adımlar atarak büyütmek istediğimiz hedeflerin git gide çoğalması muhtemeldir, zaten çıta gittikçe bir üste çıkmıyor ve yerinde sayıyorsa ya yöntem de sağlıksız bir kurgu vardır ya da uygulayanlarda bir sıkıntı.

 

İnsan biriktirmek yerine, düşman biriktirmeyi seçen şaşkınlardan olmamak, kartopu gibi gittikçe büyüyen sorunlar yerine, kardeşliği, sevgiyi, paylaşımı düstur edinmek lazımdır.

 

Hep şikâyet eden, hep şikâyet edilen insan tipi olmak yerine, destekleyici, müjdeleyici, korkuları unutturan, gerektiği zaman motive etmeyi bilen insan çevresinden uzak durmamak da bir yoldur.

 

Ayı ile arkadaş olursan, başına seni sokmak için konan arıyı yerden aldığı kaya parçası ile öldürmek ister, lakin ayının iyi niyeti, arının başından uçmasına ama senin ölmene sebep olur. İyi niyetli fakat yol yordam bilmeyen insanlarla ilişkilerin gözden geçirilmesinde fayda vardır.

 

Çok güzel sözler söyleyen, cilalı laflar eden, olduğu gibi değil de çevresindekilerin görmek istediği gibi görünmek isteyen, söylediklerini hayata geçirmeyen insanların galeyanına gelmemek de bir maharettir.

 

Fikir üretmekten yoksun, sorun üretmeye meyilli, çözüm istendiğinde tıkanıp kalan, sorun istenmediği halde kendiliğinden sorun üreten insanları başarı projesinden uzak tutmak olmazsa olmazlardandır.

 

Gemideki aç fareleri doyurmayıp, gemiyi kemirten, geminin su almasını sağlayan kaptanın seyir defteri hep başarısızlık hikâyesi ile dolu olmak durumundadır.

 

Rüzgârı arkasına alan herkes koşar, rüzgâra karşı koşmaya cesaret edebilenlerin çıktıkları yoldaki engeller çekilir birer birer kendiliğinden. Bina sağlam yapılırsa ufak sarsıntılarla yıkılmaz. Sulandırılmayan fikirler, çelimsiz fikir cambazlığı ile sarsılmaz. Bir eserin değerini çok satması değil asırlara direnmesi belirler.

 

Kal’an muhkem olsun ki, yıkmak mümkün olmasın.

{fcomment}

 


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir