KAPIDAN ÖNCE GICIRDAYAN DİŞLER (Öykü)


KAPIDAN ÖNCE GICIRDAYAN DİŞLER
Dillere destan olmayacak kimsenin kimseye verdiği emek.
Herkes keskin bir çizgi çekecek geçmişine,
Lanet okuyan mı dersin, tövbe eden mi?
Yeter ki çalmaya başlasın tamtam çanları ve kalbin içine işleyen, kalbe dokunan, dişe dokunan, ele avuca gelmeyen, tarifi mümkün olmayan ayrılıklar…
Yorgunluğunu ağız dolusu küfürlerle gidermeye çalışırken daha da artıran, dişlerini sıkmaktan saçlarını ağartan, suskunluğunun suçuna kaderi ortak eden, sözünü daima meclisin içinde bulunanların yüzüne söyleyen, kibriyle karıncayı bile titretemeyen, içine kaybolmaktan sıkılmamış, sıkılmak nedir bilmeyen, gittikçe kaybolmayı, kayıplara karışmayı maharet zanneden ve kendisini de bu maharetine inandıran ama kendisi dışındaki kimseyi ikna edemeyen sağduyusuna yenik, azami gayretkeşlikten yoksun, lafın gediğe nasıl konulacağını söz ağızdan çıkmadan öngöremeyen talihsiz kaza ustası!
Diller artık senin destanına aşina ve yüzünü eskittikçe daha da anlam kaybına dûçar oluyorsun!
İpine sımsıkı sarılanlar kuyunun başında cümbüş yaparken, sen sarkıtılıyorsun kuyuya, kendine ait ve başkasının sımsıkı sarıldığı iple!
Masal kahramanı gibi orta yerlerde dolaşmanın saçmalığını kuyuya düşmeden de biliyor olman yetmeyecek!
Terkedilmenin terketmekten daha büyük suç olduğunu zamanla anlayacak olan varsa, bırakın zaman onu çürütsün sığ suların ayak bileğine kadar uzanan kısmında!
Başı kesilen kurbanın, kesildikten sonra başının okşanması kadar ciddiyetsiz ve samimi davranışlar da senin ipinle kuyuya inip, çıkarsın seni kuyudan.
Kapı açılmadan gıcırdayan dişlerinin vebali kendi sırtına yük olmadan belki de hiçbir kuyuya düşmeyi hak etmiyorsundur.
Manevra kabiliyetinden yoksun şiirlerin, içinde kuyruğuna düşman kedi gibi dönüp duruyorsa kafanda dolaşan tilkilerin kimseye eyvallahı olamaz.
Yaşam sana tarz ise, sen de üç koyup beş alma derdine düşenler tarafından ”tarz” olarak nitelendiriliyorsan hiçbir yerde yanlışlık yok demektir.
İnkâr etmekten korkulan ama asla gösterdiği yolda yürünmeyen bir ayetin feryadı kimsenin kulağında sağırlık meydana getirmeyebiliyorsa, kimse de kendisini ayetten üstün görme yetisine sahip olmamalıdır.
Su yoksa, akıp da yatağını bulacak değil ya!
Hiçbir gözyaşı ne kadar akarsa aksın yağmurun yağmasına buhar olamaz, sözü kadar saçma aslında, kendi ipiyle, ipine sımsıkı sarılanlar tarafından kuyuya atılması insanın.
Bıçak gibi kesilen ilişkilerin dillerde pelesenk olması kadar şanslı değil dillere destan olması günümüzde…
M’S


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir