ANA
İçimizde biriktirdiğimiz ‘Ana’ ile
Kaç duvar yıktık bilen var mı?
Kaç duvarın kaldık altında?
Yollara koyulduk
Yollardan döndük!
Ne zaman ki çıktı içimizden
İçimize biriktirdiğimiz ”Ana”
Duvarlar yıkılmadan kaldık altında.
Üstümüze üstümüze geldi hayat
Güneş bile aydınlatamadı dünyamızı.
Yokluğunun ateşinde yaktık
Gemilerden önce kendimizi!
Boyun devrilsin dileğiyle büyüten
Ve kabul olmaması için de dünyayı deviren dualarıyla
İçinde biriktiren seni
Bir değil yedisini birden
İçinden atmayan ”Ana”
Nasırlı elleri saçlarımda iken
Dönmesin isterse
Kıvransın güneşin etrafında
Karanlığında boğulsun
Elleri kadar aydınlatmayan
Ruhumu karartan
Keşmekeş dünya!
Ben üzülmeyeyim diye o
O üzülmesin diye ben
Sırtladık,
Yüzümüzü yerin dibine geçiren dünyayı
En sahte tebessümlerle çıktık
Birbirimizin karşısına!
Çocukken oyun oynarken yakalandığımızda
Yüzümüze inen asık suratlar
Büyüyünce yerini tebessüme bıraktıysa
Ve yakalanıyorsak hâlâ oyunda
Oyunlarda
Oyunlara doymadığımızdan değil
Oyunların bize doymadığından olsa gerek
Ve bu ikiyüzlülük
Devam edecek
Ölene dek…
Ve bir evlat
En çok içinde ”Ana” varken değil
Karşısındayken ”Ana”
Takar yüzüne
En yapışkan
En eğreti maskeyi…
 
M’S
03.37
09 Mayıs ’15
 


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir