TAHTSIZLIĞIM
Şekilden şekile girdi kelimeler
Hangi kafiyenin aksanı bozuk ki şimdi?
Nerede kaldı kafama beklediğim taş?
Neden düşmez yokluğu şiirsizliğin, ruhuma?
Uçurum mu kanatlanmış?
Deniz mi yağıyor göklere?
Aklım kendine mukayyet olacak gücü bulmuş da
Bunuyor mu heybemde biriktirmeye başladığım hüzünler…
Acıyı tarif et desem zil takıp oynamakta kelimeler
Sahipsiz kımıldıyor zaman içten içe içimde
Kalkıp gitme derdine düşmüş biçare hayatlar
Çekidüzeni darmadağın etmiş içinden geçtiğim akşamlar
Hangi çağrıya kulak kesildim?
Hangi kurbanın kanıyım şimdi pıhtılaşmış beyinlerde?
Olmazların cezbinden dökülüyor parçalanmış yüreğim
Olurlarını aldım yüksek makamlardan gelen tahtsızlığın…
Otur diyorum oturduğun yere, şanından ürperen yelkenlere
Rüzgarlara yenik düşmenin haddini bilmek istemiyorum
Ondandır belki başıma dik gelen oklar
Ondandır belki ikiye bir eğilip öne düşmesi…
Suratıma fırlatıyorum yıldızların sıkıntılı bir edayla kayıp düşmesini
Göklerin dibiyim artık, sığıntısızlığın zirvesi…
Kalem, zincirinden boşalan bir boğa gibi
Yıkıyor çitlerini kayıtsızlığımın…
M’S


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir