GÖLGELER ACI ÇEKMEZ (Deneme)


GÖLGELER ACI ÇEKMEZ (Deneme)
“Otların sarardığı yerde güneş,
Kurşunun değdiği tende heves kalmıştır.”
Mazhar Fuat Özkan’ın bestelediği bir İsmet Özel şiiri.
Birkaç gün dinleyip, şarkıya koyverdim kendimi, “hayat bizden razıdır, biliniyor” da, diyordu şarkıda.
Kaç kez kursaklarda kalmıştır hevesler, kaç kez kurşun, ‘hayat bizden razıdır’ diyenlerin hevesini delip geçmiştir bilinmez.
Tamam, kimse yaşamak istediği hayatı yaşamıyor, kimse razı değil hayatından, biliniyor. Hayat bizden razı olsa kaç yazar?
Gölgelere acı çektirme çabası güttüğümüzde, bedenler kan ağlıyor. Bedenlere acı çektirme düşüncesi ruhları işgal ediyor, orantısız güç kullanan düşman askeri gibi.
Dalgalara teslim bayrağı çekmişsin, kulaçlar yavaşlıyor git gide, dibe doğru iniyorsun, gittikçe azalan görüntünden uzak herkes. Önce kendini çekiyorsun dibe, dipten dibe yaşayarak yokluğu, yokluk çoğalıyor, fark ediyorsun!
Beklemek nafile, dalgalarla dost oluyorsun ansızın. Ansızın gelip alabora ediyor seni, seviniyorsun, seviliyorsun, biliyorsun.
Denizdi sevdiği, deniz alıp götürecekti diyorsun. Alıp götürmeye cesaret edemiyor seni, seni almıyor, bu da bir şey işte diyorsun, bir şey, herhangi bir şey değil ama!
Dalgaların alabora ettiği bedende kalacak hevesler midir, yoksa o bedende heves bırakmaya değmez düşüncesi midir bilinmez ama almıyor içine seni deniz.
“Uzatma dünya sürgünümü benim.” Dediği gibi şairin, uzatılması gereken bir sürgün, çekilmesi gereken bir yük, yaşanması gereken bir tortu varmış, uzatılması gerekiyormuş, uzatılmış.
Sürgün uzatılır da, sürgünü uzatan bir el göndermez mi?
Belki de, “Bizim mahsustan yaşadığımız, biliniyor.” Hayat o yüzden razıdır belki de bizden. Biz dalgalara teslim olmaya çoktan heves etmiş, çoktan kurşunlara karşıcı çıkmışken, hangi rüzgâr bizden bir parça aparır ki?
Kurşun kalleşmiş, dalgalar berrak, ne fark eder ki? Heves bırakır ikisi de değdiği tende.
Sözler vardır, yüzünü gülümseten, kalleşçe sözler. Duygularını yalar, durgundur deniz gibi, mavidir, çeker seni, koparıp fırtınasını almadan seni içine, sığ sanırsın, derindir!
Gözlerin derinliğine inmek isterken, sözlerin derinliğinin fark etmeden düşersin içine. Boğar seni, dalgalar ne ki? Ne ki yalnızlık? Bitirir seni hiç ummadığın anda. Sinsi ve derin sözler, güler yüzlü!
Kara günde belli olan dostluklar var ya, başlatır bitişleri! Hangi gemiye binsen yanındadır, hangi limana demir atsan omuz omuza, gerisi hikâye!
M’S
Temmuz 2011


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir