SOKAĞIN BERİSİ (Deneme)


sokak
 
SOKAĞIN BERİSİ (Deneme)
Kelimelerini doldurduğu torbasını sıkıca bağlıyor, Kafka yakınlığına seyre dalıyordu elleri cebinde yokuşun çıktığı adam.
Yokuşu terleten soğukluğuna ellerini silerken, kulağında buğulu sözler, ayaklarının altında kaldırım taşları üşüyordu.
Korktuğu ne varsa başına gelmemiş, gelenlerin bir kısmına iç çekip diğer bir kısmına da gülüp geçmişti.
Saçını uzattıkça kısalan aklıyla çıkıyordu insanların indiği yerlerden.
Ters istikamette gidenlerin çokluğu ve kendi istikameti ve yalnızlığı ürkütmüyor, öylesinin daha işe yarar olduğunu düşünüyordu, öyle olması gerektiğini ya da…
Sıkılmış yumruğuyla şiirlere saldırıyor, vurdukça kanatıyordu dizeleri!
Kıskançlığın ne denli erdemli bir davranış şekli olduğuna kendini ve muhatabını inandırıp çayını keyifle yudumlamak isterken, bu tezine inanan herkesin sevincini kursağında bırakıyor, sizlerinki bencillikten deyip devam ediyordu çayına.
Anlatırken su gibi duru ve sakindi, ışığı gördüğünü sananların karanlığını gördüğünde, kördüğüm oluyor, gördüklerine inanıyordu.
Beklemiyordu anlaşılmayı.
Beklemek yakışmıyor, yakışık almıyordu sözler muhataplarında.
İnsanların yürüdüğü kaldırımların daha sağlam olduğuna inanıyordu, arabaların geçtiği yoldan.
Hızla gidenlerin düşünceleri yeğniydi ona göre.
İçinden geçtiği şehri çekip çevirme yanılgısına, şehir onu sevmekten vazgeçtiğinde varmış olmasına karşın, çoklukla kendisini yerleştirirdi boşluklara, boşluğuna sızarak şehrin.
”Geri alınan iltifatlar kesin bir netlik kazanır. ”
Diyen Kafka’ya kafa tutmaya, onunla kafa bulmaya, onda kendini bulmaya razı edecek cesareti olmayışı, sözünü sakıt bırakıyordu.
Saklanıp güzün yenilen üzüm, bağından koparılıp getirilmemişse hazan damına, üzüm üzüm üzülecek değildi karşısına geçip omcanın…
Kırkı çıktı artık umudun, diyerek koyuverdi kendini kollarının arasına, ara sıra uğradığı sokağın beri tarafına. Karşı tarafında umut çoktu.
M’S


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir