11
 
DAĞLARA ÇIKALIM
Dağlara çıkalım, şehrin kasavetinden, karamsarlığından kurtulmak için.
İnsanların beğenmediğimiz yönlerini yüzlerine vurmamak için çıkalım dağlara.
İnsanların bizde görmek istemedikleri hasletlerimizi muhasebe etmek için,
Muhafaza etmek için iyi niyetlerimizi, iyi niyetlerini insanların,
Koca bir şehre tepeden bakıp, malın, mülkün, paranın, devasa yapıların, konforun acizliğini, geçiciliğini görmek için,
Malla mülkle oyalanmanın saçmalığının lafta kalmamasını hissetmek için,
Makamların, mevkilerin gelip geçici birer tuzak olduğunun bilincinde olmak için,
Son model arabadan inerek mendil satan çocuğun başını okşayınca tüm sorumluluktan kurtulmanın mümkün olamayacağını beynimize kazımak için,
Etrafımızda dört dönen insanlara emirler vererek, onları toplum içinde aşağılayarak, onların alın teri üzerine inşa ettiğimiz sefil itibarımızın bize kazandırdığı gülünçlükten kurtulmak için,
Yalan üstüne yalan söyleyip, hırsızlık üstüne hırsızlık yapıp, devletten kaçırdığımız vergilerle Hac’dan alıp geldiğimiz seccademizin üzerinde kıldığımız beş vakit namazın beş para etmeyeceğini algılamamız için,
Bir dava uğruna kellemizi koltuğumuza aldığımıza herkesi ikna ettikten sonra, bıyık altından beklediğimiz makamların bize verilmediğini öğrenince, dava şuurunu bir kenara koyuverdiğimizi kendi yüzümüze vurmak için,
Kötü gününde tüm dostlarımızın yanında olup, bak ben senin yanındayım en kötü gününde, iyi gün dostu değilim, diyerek kendimize verilmesini istediğimiz payenin sırıtışını izlemek için,
Akıl isteyene bol keseden akıl dağıtıp da, para isteyene bol keseden gene akıl dağıtmanın insanları ne derecede incittiğini görebilmemiz için,
Yardımına koştuğumuz insanları mutlu etmenin asıl amacının kendi mutluluğumuz olduğunu yüksek sesle olmasa da kendimize itiraf edebilmemiz için,
Yaptığımız iyiliklerin, güzel şeylerin anlatıldıkça çirkinleştiğini, bizleri çirkinleştirdiğini düşünebilmemiz için,
Bizden beklenen ve yapamadığımız her özveri sonrasında vicdanımızı rahatlatma adına mazeretler üretmenin bize sağladığı rahatlamanın ruhumuzu kemirdiğini anlamamız için,
İşimizi gücümüzü bir kenara koyup dağlara çıkalım.
Dağlardan daha net görüyoruz kendimizi, elimizde bir bardak çay, eksik kalmışlığımıza dalıp gidiyoruz.
Kabul değişmiyor hiçbir şey.
Gene aynı dünyaya dönüş, aynı hayata kaldığımız yerden başlama telaşı.
En azından derin bir iç çekiş, bir kendine geliş, geçici de olsa!
Surda açacağımız gediği önce kendi ruhumuzda açabilme savaşı…
mustafasus@hotmail.com
www.mustafasus.com


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir