MEKTUBU ELİNE, MEKTUP VERDİM FEHMİ’YE (Gülen’in İç Sesi)


meksss
 
 
 
MEKTUBU ELİNE, MEKTUP VERDİM FEHMİ’YE (Gülen’in İç Sesi)
Satırlarıma başlamadan önce selam eder, hal ve hatırını sorar, büyüklerin-pardon benden büyük mü var?-  küçüklerin gözlerinden öperim…
Sayın Başbakan!
Gördüm ki, benim ülkenizden uzak yerde yaşamamı dert edinen ve memleketinize dönmem için çaba sarf edenleriniz varmış, bunlardan birisinin de siz olduğunuzu geçen yıl yapılan olimpiyatlarda ağzınızdan işittim.
Ülkenizde yaşayan insanların ve sizin saflığınıza inanın çok gülüyorum. Benim asıl memleketim Türkiye değil. Bunu kafanıza sokun!
Kafanıza sokun derken sert bir cümle kurmak değildi amacım. Ben ki yüreği bir karıncanın yüreğinden naif, bir su kadar yumuşak, pambık gibi bir adamım.
Altın gibi kalbim var, bakmayın öyle beddualar falan ettiğime. Hem geçenlerde birisi bana “altın gibi kalbi var, bakmayın zalim gibi durduğuna” gibi laflar etmiş, çok haklı.
Böyle görünmek zorundayım. Zira ben sizin ülkenizin içişlerine karışmak zorundayım. Ağababalarım öyle istiyor. Hem ben ihaneti asla kabullenmeyen bir hocayım. Herkesin- Milli Görüşçüler ve diğer vatanseverler dışında- gönlünde taht kurmuş biriyim.
Ne yani ülkeniz ileriye, daha ileriye gidecek diye, bana yıllarca destek veren İsrail, ABD, CIA ve MOSSAD’a ihanet edecek değildim.
Benim kitabımda ihanet yazmaz.
Şimdi gelelim asıl mevzua…
Mevzu dedim de aklıma geldi, sahi hala ocağına ateş düşmedi mi?
Birliğin bozulmadı mı?
Önünü kesen olmadı mı?
Tertemiz, yalnızca ağasının parasıyla tatile giden savcılarım, hâkimlerim, polislerim, top ve keçisakallı pis sırıtışlı gastecilerime olan güvenimi sarstığın için sana serzenişler ve sitemler yollayacağım, kusura bakmazsın artık! O dürüst savcılarımın ellerinden soruşturmayı alıp adamı del’lendirme!
Benim beddualarım ve şefkat tokatlarım birilerinin yüzünde genelde patlardı. Ama görüyorum ki, sana hiç zarar verememişim.
Öyle ki, ben vurdukça daha da güçlendiğini görmekteyim.
Etrafındaki birlik, beraberlik daha da artmış. Oyların gün geçtikçe daha da çoğalıyor ve Türkiye’de yaşayan insancıklar benden daha çok sana değer veriyormuş.
Ben tereyağından kıl çeker gibi, dostlarımız sayesinde seni yerle bir edecektim. Ülkeyi elli yıl daha geriye götürecek, hatta ülkeyi bölecek, gelip İsrailli kardeşlerimizin ülkemizde cirit atmalarını sağlayacaktım.
Sizin inandığınız ve benim de inanır gibi yaptığım Kur’an nasıl hak kitapsa, Tevrat da hak kitaptı ve bozulmuş olsa da orada “arz-ı mev’ud” ibaresi geçiyordu. Vadedilmiş toprakların içerisinde olan ülkenizin doğu ve güneydoğusu Yahudilerin idi. Siz Yahudilerin toprakları üstünde yaşayan insanların ne kadar haksız yere o toprakları işgal ettiğinizi ben biliyorum ve tüm Yahudi dostlarım da biliyor.
Sizden bir an önce, tüm dünyada herkesin saygı duyduğu, Filistinli bir çocuğa bomba atarken ayağı taşa takılıp da düşen İsrailli askerlerimizin gözyaşına saygılı olmanızı bekliyorum.
Sizin şahsınıza karşı hiçbir husumetim söz konusu değil desem de, sizi de sizi yetiştiren Erbakan hocanızı da aslında hiç sevmezdim.
Bunu, beni bilenler bilir. Sinsi olmak zorundaydım, kusura bakmazsın artık. Çünkü bize öğretilen şey: Müslümanların içine girip onlardan daha Müslüman görünmeniz, onları, gözyaşlarınızla, belagat yeteneğinizle kandırmanız idi.
Bu arada demedim bugüne kadar ama demeden edemeyeceğim…
Beni en çok güldüren,ki genelde ağlarım bilirsin, bana körü körüne, beni hiç sorgulamadan yaşayan insanların hali. Lan adam azıcık düşünse hemen anlar benim ne’ olduğumu!
Kendi sahiplerim dışında kimseye yardımcı olmadığımı ve onlara hayır duada bulunmadığımı bilirler.
Onlardan daha çok da sana gülüyorum Sayın Başbakan kusura bakma ama!
Sizin topraklarınızda, muhafazakâr olan hiçbir siyasi partiye destek vermediğim halde, 28 Şubat’ta hocanıza hiç arka çıkmadığım halde, Ecevit gibi bir adama bile şefaatçi olacağımı söylediğim halde; sen ki hedefini 2071 yılına koyacak kadar ileri görüşlü bir siyasi olmana rağmen, benim “paralel devlet” yapılanmamı nasıl anlayamadın?
En önemli ve kritik yerlere atama rica ettiğimde nasıl hepsine evet dedin?
Gerçekten iyi kandırmışım seni ve milletini.
Şimdi gerçek yüzüm ortaya çıktı, yoksa daha ülkenizin içine etmeye devam edip ortalığı darmaduman edecektim.
O, sana her şart ve koşulda destek veren halkına da selam söyle!
Ben gerçekten, benim tuzağım Allah’ın tuzağından daha çetin sanıyordum…
Yanılmışım, aldanmışım, heybetinden korkarmışım, bu korkular yeni başladı bende…
mustafasus@hotmail.com
www.mustafasus.com
 


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir