BÖYLE MEMURA BÖYLE ZAM

23 Mayıs günü tüm memurlar sokaklardaydı. Trafik kilitlendi, hayat durma noktasına gelmedi sadece, durdu da.

657’ye tabii hiçbir memur iş başı yapmadı.

Devlet dairelerine gelen herkes eli boş döndü. Hükümete veryansın etti vatandaşlarımız.

Okulların kapısına kilitler vuruldu, öğrencilere, kusura bakmayın, bir günlük iş bırakma eylemindeyiz, size daha iyi eğitim verebilmek için bugün işi bırakıyoruz, diyerek öğrencileri evlerine gönderdiler.

Sokaklar doldu taştı. Herkesin elinde mensup olduğu sendikanın afişi, pankartı…

Bir bayram havasıydı memleketimin dört bir yanı.

Memurlarımız her türlü riski göze alıp işe gitmediler.

Yıllardır sendikaları eleştiren, “lafla peynir gemisi yürümez, çıkın meydanlara da görelim, ses getirin, sesimizi duyurun, geçin önümüze bakın nasıl geliyoruz arkanızdan”, diyen memur, bu sefer hakkını teslim etmek lazım, düştü peşine, önünden gidenlerin.

Ne kadar geniş çaplı bir eylemdi aman Allah’ım.

Milli Eğitim Bakanı, Çalışma Bakanı, Maliye Bakanı, ve Başbakan…

Acil toplantı yaptı.

Kriz masası kurdular.

Krizi yönetmek için Amerika’dan kriz yöneticisi ithal ettiler.

Hatta bir ara, referanduma Toplu Sözleşme maddesi koydukları için pişman oldular.

Biz n’aptık? Neden böyle bir madde koyduk? Falan diyerek kendilerini suçladılar.

Memurlarımız yöneticilere, gözdağı verdi. Gözü kararan memurların, kitlesel olarak nasıl birlikte hareket edeceğini cümle aleme gösterdiler.

Cümle alem de bu gösterilenleri gördü.

Sinesine yumruk yemeyen bir hükümet kendine gelemez ve memura hakkını teslim edemezdi.

İşte buydu! Yapılması gerekenler yapıldı. Tüm yurtta, dış temsilciliklerde ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ve Pakistan’da bile eylemler yapıldı, bir karnaval havasında, bir festival havasında…

Demek ki istenirse oluyormuş. Memurlarımız memur sitelerine girip klavye başında ahkam kesme dışında başka işler de başarabiliyorlarmış.

Sürekli birkaç yorum attırıp, küfür etmek, hakaret etmek, aşağılamak dışında neleri yapabileceklerini de göstermiş oldular.

Helal olsun!

Sendikalarımızın tüm mensupları, sendika üyesi tüm personel, sendikalı olmayan tüm memurlar, ekders veya mesai ücretlerini kesilmesini göze alarak işe gitmediler.

Hatta bir ara kendi kulaklarımla duydum, sendika temsilcileri: bizim arkamızda, bizi bu tür eylemlerde, bu kadar yoğun bir şekilde destekleyen olursa, biz bu gazla gider Viyana’ya bile dayanırız, dedi.

Öyle ki, işyerine gitmek zorunda kalanlar bile, ekderslerinin kesilmesi konusunda kendilerini o gün okulda yok yazdırdılar.

Ne müthiş bir değişimdi bu! Nereden nereye geldik?

Bir ülke böyle uyanır işte!

Şimdi hükümet krizi yönetemeyip, anında tüm tekliflerini yeniden gözden geçirip, memurları yeniden masaya çağırıp, ek ödemeyi verip, özlük haklarında iyileştirme yapıp, buçuklu komik zam tekliflerini geri çekip adam akıllı zam yapma derdine düştü.

Aynı şekilde bir kez daha yapılacak eylemin bu ülkeye ağır geleceğini hesap edip, tedbir almaya koyuldu hükümet yetkilileri.

___________

Sözün kısası makbul derler ama ben dayanamayıp uzattım. Bir hayal ülkesine gittim. Sizi de yordum ama kusura bakmazsınız artık.

Hiçbir riski göze alamayan, yerinden kalkmaya üşenen, aman başıma bir iş gelir mi? Korkusu yaşayan, bin bir türlü bahane ile meydanlara çıkmayı kendisine yediremeyen

Memurlarımız yüzde üç buçuk zammı hak ediyor mu dersiniz?

mustafasus@hotmail.com

{fcomment}


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir