Site icon Mustafa Süs'ün kişisel blogu

ADAM(MIŞ)

Paylaş

 

ADAM(MIŞ)

Kocaman plazalar yaptırıp sırça köşklere çekilen insanlar, binalarının heybetini sokarlar gözünüze.

 

Işıklar binanın janjanlı tarafını aydınlatır geceleri. Uzaktan baktığında hemen verirsin kararını. Yolunda gibidir her şey. 

 

İçeride neler olup bittiğini, kimlerin ne durumda ve nasıl çalıştığını, kapı önündeki çöpleri yaklaşınca, bodrum katlarında cirit atan fareleri içeriye girince görürsün.

Ve yaklaşınca ortaya çıkar tüm çıplaklık, takke sen yaklaşınca düşer; kellik sen yaklaşınca çarpar gözüne.

İnsanlar da öyledir. Uzaktan baktığında, uzak kaldığında dağ gibidirler gözünde.

Sözleri vardır, güzel güzel cümleleri… Vitrine çıkarttıkları duruşları vardır.

Mutfakta neler olup biter farkında değilsinizdir.

Siz görünen yanına tuş olursunuz. Herkes öyledir.

Toplum içinde belki parmakla gösterirsiniz. Parmakla gösterilenlerdir onlar.

Gözünüzde büyüttüğünüz insanlara yaklaşma şansınız doğar, onlarla yakın temas kurma fırsatı yakalarsınız.

Ağzından düşen kelimeler avucunuza düştükçe yaralanırsınız. O insanların cümlelerindeki dizaynın bozukluğu hayatlarına tatbik etme sıkıntısı çektiklerinde tırmalar kulağınızı.

O ahkâm kestikçe sözleriyle sözlerini duymaz, başka bir dünyaya kulak kesilirsiniz.

Gözleriniz daha bir net görmeye başlar. Hissedemezsiniz o uzaktan görünen büyüklüğü…

Işıklar size gösterilen yerleri değil sizin görebildiğiniz yerleri aydınlatmaya başlar. Dökülür bir bir pullar yüzünden.

Güneş değdikçe eriyen karların altında, çalılıklar, dikenler, kayalar, pütürlü ne varsa çıkar ortaya.

Kendisi yaşamadığı halde birilerine dayattığı yaşam tarzı dökülür, kalır ellerinizde.

Saygı duyduğunuz ne varsa hepsi kayıp gider gözlerinizden. Yaklaşmışsınızdır. Dokunabiliyorsunuzdur. Bakmaktan vazgeçip görebiliyorsunuzdur da.

Gördükçe artar yalnızlığınız. Gördükçe azalır yüklediğiniz anlam.

Gözünüzde çok yükseklere koyduğunuz kişi, basamak basamak iner aşağı kendi öz çabası ile.

Siz onda çoğalmak isterken o, sizi de azaltmaya başlar.

Maske düşmüştür artık. Yaklaştıkça kaybolmuştur tılsım.

Görünen dağın görünmeyen yüzü sükût-u hayale uğratmıştır sizi.

Devler yaklaştıkça cüceleşir de cüceler için aynı şey söz konusu olmayabilir mesela.

Cüceleşen devlerin en önemli özelliği, samimi olmayışlarıdır. Kendilerini ederinin üstünde gösterme çabasıdır. Varlıklarını fenerle aydınlatırlar. Gözleri karanlıkta fark edilmez, cüsseleri de öyle. Siz yaklaştıkça artar karanlıkları, belirsizlikleri.

Seviyor(muş) gibi yaparlar, geliyor(muş) gibi yaparlar, adam(mış) gibi görüntü çizerler kendi iz bırakmaz kalemleriyle.

Az kalsın değer bile verdiklerini zannedersiz insanlara, oysa veriyor(muş) gibi yaparlar.

Verdikleri kendileridir, kendilerini üç kuruşa satma çabası. Tek kuruş bile ederleri yoktur, olmadığı görülmüştür, yaklaştıkça…

mustafasus@hotmail.com

{fcomment}

 

 


Paylaş
Exit mobile version