GİTMEYİ BİLMEK, GİT(E)BİLMEK


 

GİTMEYİ BİLMEK, GİT(E)BİLMEK

Gideceğimiz yeri bilerek mi çıkmalıyız yola? Sorusuna verilecek cevaplar arasında genelde “evet” bulunur. O yüzden rehberler edinir, haritaları çantamıza koyarak çıkarız yola.

 

Gideceğimiz yeri bilerek mi çıkmalıyız yola? Sorusuna verilecek cevaplar arasında genelde “evet” bulunur. O yüzden rehberler edinir, haritaları çantamıza koyarak çıkarız yola.

 

Hatta sözler vardır, “ iyi bir rehber edinmeden çıkılan yolculuğa 2 saatte ulaşacağına yıllar geçebilir” diye.

 

Yüzme bilmeyenin derin sulara girmemesi salık verilir.

 

Uçma bilmeyenin yüksek bir binadan atlaması istenmez, ama bu yüzme bilmeyenin denize girmemesi gibi değildir, çünkü yüzme denizde öğrenilebilinir, uçma öğrenilmez zaten kol çırparak kimse de uçma öğrenmemiştir.

 

Gidiyorum, gittiğim yeri bilmeden,

 

Herhangi bir rehber edinmeden,

 

Yüzme bilmeden denize atlar gibi,

 

Geride kalanlara el bile sallama cesaretsizliği göstermeden,

 

Geriye dönersem, diye düşünmeden, alıp koynuma hüzünleri, sevinçleri.

 

Gidiyorum bilinmez iklimlerin en soğuğuna en sıcağına,

 

Gitme vaktini ben kurmadım, dönme vaktini de kurmayacağım.

 

İç sızısı çekmeden yaşanmazmış iç huzur, beyin düşünmezse beden azap çekmez, beden azap çekmezse olgunlaşmazmış ruh.

 

Nakış nakış işleyerek içime biriktirdiklerimi, en deli ayrılığı yaşayacağım zamana, bir tecrübe olsun diye gidiyorum.

 

Giderken bin yıllık özlemi demleyerek, bin yıllık hasreti demlediğim gibi içilen bir bardak çayda.

 

Bu, bir gidiş acısını yaşama ve yaşatma şarkısı değil, şarkıyı neye göre söyleme becerisi gösteremeyen insanların iç sesidir.

 

Rehbersiz çıkılan yolda keşfedeceklerimiz bizi istediğimiz yere götüren yolun vereceklerinden fazladır. Tamam, zorlanacağızdır, terleyeceğizdir lakin iğne ile kuyu kazmaya üşenenlerin hiç kuyusunun olmadığı da aşikârdır.

 

Gitmeye üşenip, cesaret edemeyenlerin, gidecek yerleri olamayacağı gibi.

 

Hayatı bir keşfedilen yerler seyahati değil de keşfedilecek yerler seyahati yapmanın zorluğuna katlanıp yaşamak, hissederek yaşamaktır, insan biriktirmektir, biriktirdiklerinin bir kısmını geride bırakarak daha çok kazanımlar elde ederek yürümektir.

 

Kitlelerin peşinden yürümek istemiyorsan, kitleleri peşine takarak yürümeyi göze almalısın, derli toplu hayatı olanları değil dağınık yaşayanları örnek alarak. Çalışan kimseler başarılı olurlar, ama en uygun zamanı kollayıp eline geçen fırsatı değerlendirenler de başarılı olan kimselerin gıpta ettiği kişiler olurlar.

 

Saatlerce hiç kıpırdamadan avını bekleyip en önemli zamanı kollayıp hamlesini yapıp avını yakalayan bir hayvan düşünün, bir de sağa sola koşturup, bağırıp çağıran ve çevresindeki tüm avları ürküten…

 

Geleceğe uzanmak için, yere bakan çalışıp didinen bir inşaat işçisi değil, o inşaatı göklere ulaştırmanın bir yolunu arayıp başını göğe dikip düşünen bir mimar olmak lazım.

 

İstediğiniz şeyler gerçekleşir, gerçekleşmiyorsa istemediniz demektir.

 

 

Hey! Ne duruyorsun be

At kendini denize

Geride bekleyenin varmış aldırma

Görmüyor musun?

Her yerde hürriyet.

Yelken ol, kürek ol,

Dümen ol, balık ol, su ol.

Git gidebildiğin yere… Orhan Veli

(16 OCAK 2008)

{fcomment}

 


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir